Fakir Baykurt Kaplumbagalar

Kitabın Adı          : Kaplumbağalar
Kitabın Yazarı       : Fakir Baykurt
Kitabın Yayınevi     : Adam Yayınları
Kitabın Basım Yılı   : ?

Sayfa Sayısı         : 352

ESER HAKKINDA
Fakir Baykurt, eselerinde köy sorunlarını ve gerçeklerini gözler önüne sermeye çalışır. Sosyal yaralara parmak basar. Kaplumbağalar romanında da bu anlayışının tezahürü görü­lür. Fakir Baykurt, bu romanının önemini şu cümlelerle dile getirmektedir:

"Bu roman, her türlü teknik ve elektronik araçların büyük gelişmeler gösterdiği ve üretkenliğin alabildiğine arttığı bu dün­yada, yiyeceği yıllık zahireyi, yanıp kül olmuş topraklardan parmaklarıyla toplamaya çalışan ve varlığını sürdürebilmek için istekle üreten Türk köylüsünün hayatından bir kesittir."



FAKİR BAYKURT

1929 yılında Burdur'da doğmuştur. Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra öğrenimine Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde devam etmiştir. Değişik yerlerde öğretmenlik, mü­fettişlik yapmıştır. Daha sonra, TÖS ve TÖB Genel Başkanı olmuştur. Eserlerinde Anadolu'nun köy hayatını yansıtmaya çalışmıştır. Çok sayıda eser vermiştir. Yılanların Öcü adlı ro­manıyla Cumhuriyet gazetesi Yunus Nadi Roman Mükâfatı'nda birincilik almıştır. Başlıca eserleri: Onuncu Köy, Can Parası, Kara Ahmet Destanı, Sakarca, Tırpan ve Çilli'dir.

 
KAPLUMBAĞALAR

Fakir Baykurt, eselerinde köy sorunlarını ve gerçeklerini gözler önüne sermeye çalışır. Sosyal yaralara parmak basar. Kaplumbağalar romanında da bu anlayışının tezahürü görü­lür. Fakir Baykurt, bu romanının önemini şu cümlelerle dile getirmektedir:

"Bu roman, her türlü teknik ve elektronik araçların büyük gelişmeler gösterdiği ve üretkenliğin alabildiğine arttığı bu dün­yada, yiyeceği yıllık zahireyi, yanıp kül olmuş topraklardan parmaklarıyla toplamaya çalışan ve varlığını sürdürebilmek için istekle üreten Türk köylüsünün hayatından bir kesittir."

Başlıca Kahramanlar

Eğitmen Rıza: Tozak köyünün öğretmenidir. Bu köyde yetişmiş, atak, aklı başında, cesur ve bilgili bir kişidir. Köylüye yardım etmek için çabalar.

Kır Abbas: Köyün ileri gelenlerindendir. Cesur, yenilgi­yi kabul etmeyen bir kişiliği vardır. Çalışkan, merhametli bir kişidir. Eğitmen Rıza'nın en büyük destekçisidir.

 
ÖZET
Roman, Ankara'ya 100, Kızılırmak'a 15 km uzaklıkta ci­lan Tozak köyünde geçmektedir.

Tozak, çevresi Sünni köyleriyle çevrili bir Alevi köyüdür. Alevilik geleneği ve kültürü bu fakir ve kıraç köyde hâlâ hü­küm sürmektedir. Neşe ve eğlenceye düşkün Aleviler, şarap ve içkiye bu eğlencelerinde çokça ihtiyaç duymaktadırlar. Fa­kat köy, her imkândan yoksun, susuz, karasal bir köydür. Üzüm yetişmemektedir. Köylülere, civar köylerden de üzüm verilmemektedir. Çünkü Sünniler şarabı günah saymaktadır.

Köylüler, yoksulluk ve sıkıntı içinde hayatlarından bezgin bir hâlde yaşarken Eğitmen Rıza bir öneride bulunur. To­zak'ın kıyısındaki düzlük, bağ hâline getirilebilir. Bütün köy halkı ve Rıza canla başla çalışırlar. Verimsiz, taş dolu, susuz toprakları beş altı ay içinde bağ hâline getirirler. Bağ, o kadar verimlidir ki köyün hem şarap hem de pekmez ihtiyacını kar­şılayabilir.

 

Tozaklılar bu olaydan sonra daha mutlu, daha neşeli olurlar. Eski eğlenceleri devam eder. Eskiden susuz, yeşilsiz olan köy âdeta dirilmiştir. Köylünün 'Purluk' dediği bağa kaplumbağalar akın etmeye başlar. Çünkü hayvanlar güne­şin yakıcılığından bu yeşilliğe sığınarak kurtulmaktadır. Kır Abbas, bağı korur ve canlandırırken, kaplumbağalara da yar­dım eder. Onların serinlikten faydalanmalarını sağlar. Kır Abbas, yaşına rağmen hiç para almadan bu işleri üstlenmiştir.

 

Köyde törenler düzenlenmektedir. Köye âdeta bereket gelmiştir. Halkın yüzü gülmekte, koyunların dişi doğurması için adaklar adanmaktadır. Bir akşamüstü, köye havadan ka­ra bir şey düşer. Düşen şey, meteoroloji gözlem aracıdır. Köy­lü, çok çekinir ve bu yabancı cisimden korkarlar. Bu cismi okulun bir odasına kapatırlar.

 

Ertesi gün, toprakları ölçmek için kadastro komisyonu gelir. Köylü devletten gelen her şeye temkinli yaklaşmaktadır. Bu komisyondakilere güvenmezler. Komisyondaki insanlar kendilerine hiç benzememektedir. Kendilerinden bir şey ala­caklarını zannederler. Oysa komisyon, herkesin mülkünü öl­çüp üzerlerine yazdıktan sonra gidecektir. Fakat beklenme­yen bir gelişme olur. Purluk'taki bağın, devlete ait olduğuna karar verir komisyon üyeleri. Köylü kendilerine ait olduğunu ispatlamaya çalışsa da başaramaz. Memurlar tutanak tutarak hükümete havale eder işi.

 

Devlet ve köylü arasında bir çekişme başlar. Köylü, çok zayıf ve cahildir. Kendini savunacak güçte değildir. Köylü ge­lişmeleri takip edemez, olan olur. Tozaklılara Purluk arazisi yüzünden ev başına yüklü bir kira yüklenir. Köylü ne yapa­cağını şaşırır; çünkü bu kadar parayı asla ödeyemeyecektir. Avukatlara, yargıca, memurlara giderler, hepsi de sadece ken­dilerini düşündüğü için onlara yardımcı olmaz.

En sonunda, köylüler zorluklarla yeşerttikleri tarlalarını bozarlar. Köydeki bütün sığırları tarlaya sürerler. Yeşil tarla es­ki hâline döner. Köylüler yıkılan ümitleri ve gözyaşlarıyla e-meklerine ağlarlar.

 
Kaplumbağalar da eskisi gibi güneşin yakıcı alevleri altın­da kalakalmıştır. Onlar da köyü terk eder. Kır Abbas, yeni do­ğan torununa Yeşer ismi verir. Fakat devlete kırgındır. Eğit­men Rıza da köy okulunda yaşamına devam eder.
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol