Gebelik

 

GEBELİK DÖNEMİ NEDİR

Erkeklerin üreme sisteminde sperm adı verilen üreme hücresi, kadınların üreme sisteminde ise yumurta adı verilen üreme hücresi oluşturulur.
Kadın üreme organında yumurta ile spermin birleşmesine döllenme denir. Döllenme ile başlayan ve bebeğin doğumuna kadar geçen süre gebelik adını alır. Kadınlarda her ay genellikle bir yumurta hücresi olgunlaşır. Yumurtalıktan serbest bırakılan bu hücre yaklaşık 24 saat hayatta kalır. Gebe kalma olasılığı da âdet kanamasının başlangıcından sonraki 12-14. günlerde daha yüksektir. Yumurtanın olgunlaşması ve atılması bir döngü takip ettiğinden âdet kanamasından sonra yeni yumurta hücresinin atılımı genellikle bu günlere rastlar. Bu dönemde yumurtanın spermle karşılaşması gebeliğin başlangıcıdır. Bir sperm hücresinin dölleme yeteneği ise dişi vücuduna bırakıldıktan sonra 72 saat boyunca korunur. Yumurtanın atıldığı ve canlılığını koruduğu bu günlerde yumurta, sperm tarafından döllenmiş ise meydana gelen bu hücre zigot adını alır. Hem annenin hem babanın kalıtsal özelliklerini taşıyan zigot hemen bölünmeye başlar.

Zigot Önce iki hücreye bölünür ve bölünmeler ikiye katlanarak devam eder. Yaklaşık 5-7 gün sonra çok sayıda hücre taşıyan bu yapı yani embriyo annenin rahim iç duvarına tutunur. Doğuma kadar embriyonun anne ile bağlantısını, beslenmesi ve korunmasını sağlayan plasenta oluşur. 
 
 
 
GEBELİK NE ZAMAN BAŞLAR
 
 
Gebelik erkekten gelen spermin kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresini döllediği anda başlar.Bu andan 8.haftanın sonuna kadar olan dönem ebryonik dönem olarak adlandırılır. Sekizinci haftadan doğuma kadar olan süreye de fetal dönem denir.  
 
GEBELİK BELİRTİLERİ NELERDİR
 
Gebeliğin en önemli bulgusu adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi gebelik anlamına gelmez. Yaşam tarzındaki herhangi bir değişiklik, çeşitli rahatsızlıklar, diet, psikolojik durum değişiklikleri, stres gibi pek çok faktör adet gecikmesine neden olabilir.

Bebek sahibi olmak için bir kadının en uygun olduğu yaş dilimi 18-35 yaşlar arasıdır.Bu dönemin başlangıcında kadının kendi vücudu gelişimini tamamlamıştır ve bir bebek gelişimi için uygun hale gelmiştir.

Yaşınız ya da pozisyonunuz ne olursa olsun gebe kalmak istediğinizde ya da gebe olduğunuzu düşündüğünüzde mutlaka uzman bir hekime müraacat etmelisiniz.
Gebelikte çoğu kadın tarafından hissedilen belirtiler ve bulgular vardır.
Bunlardan başlıcaları:

1=Adetin gelmemesi 
2= Bulantı ve kusma   
3= idrar şikayetleri
4=Yorgunluk 
Fetal hareketlerin algılanması 
6=Göğüslerde değişiklikler 
7=Vaginal mukoza renk değişikliği
8=Artmış deri pigmentasyonu ve abdominal striaların görülmesidir. 

 

1.ADETİN GELMEMESİ= Daha önce düzenli adet gören sağlıklı kadınlarda beklenen adetin görülmemesi gebelik yönünde önemli bulgulardandır.
Fakat amenore hiçbir zaman tek başına gebeliğin kesin olduğunu göstermez. Psikolojik ve sosyal şartlar, iklim ve yer değişiklikleri adetin aksamasına neden olabilir. Ayrıca ağır enfeksiyon hastalıkları veya diyabet, ve diğer bazı hormonal hastalıklarda da amenore vardır (Basedow hastalığı, miksödem, akromegali, Addison). Çocuk emziren kadınların %80' inde amenore görülür.
Nadiren de olsa henüz hiç adet görmemiş puberte çağındaki bir çocukta, bir süredir menopozda olduğu bilinen kadında da gebelik olabileceği unutulmamalıdır.
Bunların aksine gebe olduğu halde adet gören kadınlar da vardır. Halk arasında buna "üste adet görme" denir.
 
2.BULANTI KUSMA= Genellikle gebeliğin 2-12. haftalarında gözlenir. Gebelerin yaklaşık % 50-60'ında bulantı-kusma görülür. Sıklıkla bulantı sabah uyanıldığında çok şiddetlidir ve gün ilerledikçe azalır. Gebelik sırasında hastanın değişen metabolizmasının, değişik durumunun, endokrin bezlerin bulantı - kusmada rollerinin olduğu düşünülmektedir.
Gebelikte ayrıca tükrük salgısında artış (hipersalivasyon) ve ağızda aşırı sulanma (pitiyalismus) mevcuttur.

3.MESANEDE DUYARLILIK ARTIŞI= Gebeliğin başında büyüyen uterus mesaneye bası yapar. Mesane duyarlılığı artar. Kapasitesi azalır. Sık idrara çıkılır. Bu belirti gebeliğin 2.devresinde azalır. 3. trimesterde fetal baş pelvise inince yeniden başlar.
 
4. YORGUNLUK= Erken gebeliğin sık rastlanan ve bazen çok şiddetli olan belirtisidir. Yorgunluk, yapılan işle orantısızdır. Genellikle 20. haftadan sonra geçer.

5.FETAL HAREKETLERİN ALGILANMASI=
Genellikle Multiparlarda 16-18. haftalarda, primiparlarda, 18-20. haftalarda gebe tarafından fetal hareketler hissedilir. Bu batın içindeki kanat çırpılmasını andıran bir duygu olarak algılanır. Bu hareketlerin şiddeti giderek artar. Bu hareketlerin anne tarafından algıladığı ilk ana "CANLANMA" denir.

6.Göğüslerde değişiklikler=
İlk adet gecikmesinden kısa bir süre sonra memelerde dolgunluk, duyarlılık, karıncalanma hissedilebilir. Gebeliğe eşlik eden meme değişimleri, meme dokusunun hormonal uyarısına bağımlıdır, ama hemen adet öncesinde de aynı belirtiler bulunabilir. Nadiren yüksek prolaktin düzeylerinin varlığında memelerde gebeliktekini andıran değişimler olabilir.
Memelerde bez, yağ ve bağ dokusunda artış olur ve damarlarda, lenf bezlerinde hipertrofi meydana gelir. Böylece memelerin şekil ve kıvamında karakteristik değişiklikler olur. Areola halkası genişler ve mamilla büyür, uzar. Areolada bulunan rudimenter süt bezlerinden, Montgomery bezleri aşırı belirginleşir. Areola ve mamillanın rengi, artmış pigmentasyon nedeniyle değişir (renk açık kahverengiden, koyu siyaha kadar olabilir). Çoğunlukla 2. gebelik ayından itibaren özellikle pigment bakımından zengin olan hastalarda pigmentasyon areola halkasından taşarak, areola çevresinde daha açık renkte sekonder gebelik areolası meydana gelir. Proliferasyona uğramış süt bezlerinin faaliyete başlamaları gebeliğin 2. ayının sonunda olur ve sekresyon başlar. Memenin tabanından mamilla yerine doğru yapılan basınç sonucunda berrak, daha sonraki aylarda da bulanık bir hal alan beyaz sarımtırak sekret salgılanır. Bu mayi, olgun süt karakterinde olmayıp kolostrum adını alır (Kolostrum, histolojik ve kimyasal bakımdan sütten ayrılır). Fakat kolostrum varlığı kesin gebelik bulgusu değildir. Daha önce gebelik geçirmişse kolostrum sekresyonu senelerce devam edebilir. Nulliparlarda da kolostrum teşekkülü görülmüştür. Korpus luteum persistansinde, ovarium kistlerinde, myomlarda, tüberkülozda da kolostrum oluşabilir. Hatta bazı kadınlarda menstrüasyon sırasında, pubertede, klimakteriumda, ovariumda oluşan fonksiyonel değişikliklere uygun zamanlarda kolostrum salgısı görülebilir.
Tüm bu nedenlerle meme salgısı ancak şüpheli gebelik bulgusu kabul edilebilir. Ama ilk gebeliklerde diğer sebepler de elimine edilebiliyorsa gebelik yönünden değerli bir bulgu kabul edilebilir.

7.LİVİDİTE=
Damar genişlemesine bağlı gelişen kan göllenmesi nedeniyle vulva, vagina ve servikste mavimtırak bir renk belirginleşir.
 
8.ABDOMİNAL STRİALAR VE PİGMENTASYON= Gebelerin yaklaşık %90'ında, stria gravidarum da denilen gerilme çizgileri ortaya çıkar. Derialtı ve deri ile ilgilidir. Deri dokusunun elastik lifleri birbirinden ayrılır, altında bulunan ve damardan zengin tabaka kolayca görülür. Gebelerin yalnızca %10'unda gözlenmez. Gebelikten sonra da beyaz inci sedef gibi izler bırakırlar. Striaların çokluğu kişinin dokusunun elastikiyeti, derialtı dokusunun yağlanması ve gerilmesi ile ilgilidir.

Gebelikte vücudun belli bölgelerinde ortaya çıkan renk artışı (pigmentasyon) en fazla göğüs uçları, yüz, karın ve dış genital organlarda görülür. Göbekle pubis arasında uzanan çizginin koyulaştığı görülür. Ayrıca vücuttaki diğer operasyon izlerinde de pigmentasyon artışı görülebilir.Alın,yanak,ağız etrafında kirli kahverengi lekeler kadının yüzüne maskelenmiş bir görünüm kazndırır ve klozma gravidarum denir.(GEBELİK MASKESİ )

AŞERME-SİNİRSEL-RUHİ DEĞİŞİKLİKLER=Gebe kadında yemek yeme arzusuyla ilgili ve gebelikten önceki durumuna uymayan değişiklikler olur. Bazı yemeklere arzusu artar bazı yemeklere karşı isteksizlik olur. Ekşi, tatlı, tuzlu v.s. isteği artabilir. Gebenin iç-dış dünyasındaki olaylara reaksiyonu çocuğu arzu edip etmemesine göre değişir. 
Fakat tüm bu anlattıklarımız subjektif belirti ve bulgulardır. Kişiden kişiye çok değişkenlik gösterir. Kesin gebelik tanısı, doktor muayenesindeki objektif bulgular ve laboratuar tetkikleri ile bu subjektif bulguların birlikte değerlendirilmesi sonucunda konulabilir.
 
GEBELIK YAŞI NASIL HESAPLANIR?

Gebelik yaşı hesaplanırken gebe kalındığı düşünülen ilişkinin gerçekleştiği gün kriter olarak alınmaz. Tüm dünyada ve terminolojide bir standart sağlayabilmek amacıyla son adet kanamasının ilk günü (SAT, son adet tarihi) gebeliğin başlangıcı olarak alınır. Gebelik yaşı hesaplanırken ay kullanılmaz. İnsanlarda gebelik 280 gün sürer. Bu 40 haftaya denk gelmektedir. Sonuç olarak gebelik hafta olarak tanımlanır ve başlangıcı olarak da son adet kanamasının ilk günü esas alınır.
 
BEBEĞIN DOĞUM TARIHI NASIL HESAPLANIR?

Bebeğin beklenen doğum tarihini (BDT) hesaplamak için oldukça basit bir yöntem vardır: 7 gün ekle 3 ay çıkart. Negele yöntemi adı verilen bu sistemde SAT'ne 7 gün eklenir ve 3 ay geriye gidilir. Bir örnekle açıklayacak olursak son adet kanamasının ilk günü 7 Temmuz olan bir anne adayını ele alalım.

Bu hasta için beklenen doğum tarihi 14 Nisan'dır. Ancak bebeklerin sadece %5'i bu tarihte doğar. 38 hafta ile 42 hafta arası doğan bebekler normal kabul edilirken 38 haftadan önce doğanlar preterm 42 haftadan sonra doğanlar postterm olarak adlandırılır. Prematürite ise bebeğin yaşını değil gelişimini anlatan bir ifadedir. Örneğin 36 haftalık doğan bir bebek preterm olmasına yani erken doğmasına rğme eğer akciğer gelişimini tamamlamış ise prematür değildir.
 

GEBELİK DÖNEMİNDE GÖRÜLEN HASTALIKLAR
 
Gebelikte hastalık : Gebelik sırasında özellikle de gebeliğin ilk üç ayında bir çok bulaşıcı hastalık hem anne hem de bebek üzerinde olumsuz etki yapar. Gebelik sırasında toksoplazmosiz ve kızamıkçık gibi hastalıklar bebeğin gelişimini etkileyerek sakat doğumlara yol açar. Kızamıkçık bebeğin anne karnında ölümüne neden olabileceğinden hekim tarafından tıbbi düşük gerçekleştirilir. Gebelik sırasında geçirilen bazı hastalıklar ve oluşturduğu muhtemel sonuçları tabloda aşağıda inceleyelim.


 
GEBELİK SIRASINDAKİ HASTALIKLAR
 
1.kızamıkçık
 
 
 
2.tokspolazmozis
 
 
 
3.kızamık
 
 
 
4.kabakulak
 
 
5.böbrek iltihapları
 
 
6.sıtma
 
 
7.bel soğukluğu
 
FETÜS VE YENİDOĞAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
 
1.kalp hastalığı, zeka geriliği,karaciğier ve dalak
Büyüklüğü gibi gelişim bozuklukları.
 
 
 
2.merkezi sinir sisteminde hasarlar,başın küçük olması, sarılık vb…
 
3.düşük oranın artması
 
 
 
4.çeşitli gelişim bozuklukları,fetüsün ölümü vb..
 
 
5.erken doğum.
 
 
6.düşük ağırlıktaki bebek doğumları.
 
 
7.göz iltihabı ve körlük








































Gebelikte Giyim: Gebelik sırasındaki giyecekler, üzerinde az durulan ancak önemli bir konudur. Gebelik süresince giyilen ayakkabı giysiler özenle seçilmelidir. Gebelik sırasında eklem bağları gevşediği ve kilo arttığı için burkulmalar daha kolay gerçekleşir. Bu nedenle uygun ayakkabı seçilmelidir. Seçilecek ayakkabılar yüksek topuklu ve dar olmamalıdır. Tek taraftan ökçesi aşınmış ayakkabılar giyilmemelidir. Gebelik sırasında giyilen giysiler bol ve rahat olmalıdır. Dar pantolon, streç ve lastikli çoraplar giyilmemelidir. Lastikli çoraplar kan dolaşımını engelleyerek varis oluşmasına neden olur. İç çamaşırlarda sıkan lastikler olmamalıdır. İç çamaşırlar pamuklu giysilerden seçilmelidir. Kısaca belirtecek olursak gebelik sırasında gebelik için özel olarak hazırlanmış giysiler giyilmelidir.

Gebelikte iş gücü : Gebelik sırasında normal hareketler dışında aşırı ve ağır yüklerden kaçınılmalıdır. Ağır yük kaldırmanın ve aşırı zorlanmaların düşüklere neden olacağı unutulmamalıdır. Gebe anne yerden bir şey alacağı zaman dizlerini bükerek çömelmelidir
 
Gebelik ve beslenme: Gebelikte beslenme sadece anneyi değil hem anneyi hem de bebeği ilgilendirir. Bu nedenle gebelik sırasında anne beslenmesine dikkat etmelidir. Bebek, anne karnında gelişirken ihtiyacı olan besinleri anneden karşılar. Diğer bir ifadeyle anne karnındaki bebek gelişirken annenin kaynaklarını kullanır. Bu nedenle anne hem kendi hem de bebeğin ihtiyacını karşılayacak şekilde yeterli ve dengeli beslenmelidir. Anne yetersiz beslendiğinde bebek ihtiyacı olan besin öğelerini karşılamak için annenin dokularını yıkıma uğratarak karşılar. Örneğin, anne kalsiyum içeren besinleri yeterince almıyorsa bebeğin kalsiyum ihtiyacı annenin kemiklerindeki ve dişlerindeki kalsiyumdan karşılanır. Bebeğin anne karnında sağlıklı olarak gelişimini sürdürebilmesi için anne yeterli e dengeli beslenmelidir. Bebeğin kemikliklerinin, dişlerinin gelişimi için gerekli maddeler annenin tüketeceği süt ve süt ürünlerinden karşılanır. Kas, kan, beyin gibi organların gelişmesi için gerekli olan temel besin öğeleri annenin tüketeceği et ve et ürünlerinden, vitaminler ise meyve sebzelerden karşılanır.

Halk arasında gebe annenin "iki canlı" olduğu vurgulanarak iki kişilik yenmesi gerektiği söylenir. Bu söz yanlış anlaşılmamalıdır. Alınan besin miktarının artması değil alınan besinlerin niteliğinin artması vurgulanmaktadır. Anne, beslenmesinde kesinlikle mineral kaynağı olan sebze ve meyveleri ihmal etmemelidir. Anne sebze ve meyvelerden ihtiyacı olan minarelleri karşılayamaz ise başta kansızlık olmak üzere bir çok rahatsızlık oluşur. Mineral eksikliği annenin toprak, sabun vb. zararlı maddeler yemesine neden olur. Toprak, sabun vb. maddelerin yemesi normal bir durum değildir. Bu gibi durumlarda hekime gidilerek gerekli önlemler alınmalıdır. Gebelik sırasında ihtiyaç duyulan enerji için üzüm, pekmez gibi besinler tüketilmelidir. Bebeğin anne ve karnında alması gereken temel besin öğeleri, bebeğin anne karnı dışındaki dünyaya hazırlanması ve hayata güçlü başlayabilmesi için oldukça önemlidir. Gebelik döneminde alınması gereken besin öğelerinin daha sonra tamamlanması çok kolay değildir. Anne karnındaki beslenme yetersizlikleri bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkiler.
  
 
GEBELİKTE ALINMAMASI GEREKEN ZARARLI MADDELER
Gebelikte sigara: Gebelik sırasında sigaranın neden olduğu zararlar, sağlığa zararlı alışkanlıklar kısmında yeterince açıklandığından burada kısaca konuya değinelim. Gebelik sırasında içilen sigaranın oranına bağı olarak; düşük ağırlıklı bebekler, erken doğum ve düşükler meydana gelmektedir. Sigara içen gebe annelerin bebeklerinde plasenta aracılığı ile anneden yeterince oksijen alamadığından başka zeka geriliği olmak üzere çeşitli gelişim bozuklukları görülür.
 
Gebelikte uyuşturucu : Sigara ve alkolde olduğu gibi gebelik sırasında uyuşturucu kullanan annelerin bebeklerinde de çeşitli gelişim bozuklukları ve zeka geriliği görülür. Uyuşturucu kullanan gebe annelerin bebekleri düşük kiloda doğacağı gibi ölü doğumda meydana gelir.
 
Gebelikte alkol : Gebelik sırasında alınan alkol kolayca plasenta yoluyla fetüse geçer. Bunun sonucunda fetüste çeşitli olumsuzluklar meydana gelir. Gebelikte alkol kullanan annelerin bebeklerinde büyüme gerilikleri görülür. Bebekler normalden daha düşük kiloda doğar. Bütün bunların yanında bu bebeklerde başta kalp olmak üzere çeşitli iç organ bozuklukları görülür.
 
Gebelikte ilaç ve röntgen : Normal zamanlarda olduğu gibi gebelik sırasında da kesinlikle hekim önerisi olmadan ilaç kullanılmamalıdır ve röntgen çektirilmemelidir. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında bebeğin doku ve organları geliştiğinden bu aylarda alınan ilaçlar ile çekilen röntgen oldukça tehlikelidir. Gebeliğin ilk üç ayında hekim kontrolü dışında alınan ilaçlar ve çektirilen röntgen doku ve organlarda gelişim bozukluklarına neden olacağından sakat doğumlar meydana gelir.
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol