Seyhi Sinan Yusuf

Şeyhi - Sinan Yusuf - Yusuf Sinaneddin

Divan Edebiyatı - Divan Şairleri
15. yüzyıl Anadolu sahası Türk edebiyatının en önemli şahsiyetlerindendir. Yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Adı Yusuf Sinaneddin, doğum yeri Germiyan ( Kütahya)'dır. Şeyhi, öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra, bilgisini ilerletmek için İran'a gitmiş, orada tıp, tasavvuf, edebiyat alanlarında bilgisini geliştirmiş ve daha çok göz hekimliğinde derinleşmiştir. Tıpla ilgisinden dolayı kendisine Hekim Sinan denmiştir. İran dönüşü Ankara'da, Hacı Bayram-ı Veli'ye intisap etmiş ve Şeyhi mahlasını da bu yüzden almıştır. Memleketi Germiyan'da hekimlik yapan Şeyhi, önce Germiyan beyi II. Yakub'un hizmetine, daha sonra da Süleyman Şah'ın saltanatı döneminde Germiyan'ın Osmanlılara düğün hediyesi olarak verilmesi üzerine Çelebi Mehmed ile II. Murad'a intisap etmiştir, I4l5'te Çelebi Mehmed'in Karaman Savaşı sırasında gözünün ağrıması üzerine Ankara'ya getirilen Şeyhi, padişahın gözünü tedavi etmiş, karşılığında kendisine birçok hediyeyle birlikte" Dokuzlar" köyü tımar verilmiş; ayrıca hükümdarın özel doktoru olarak görevlendirilmiştir. II. Murad'ın padişahlığı sırasında onu ziyaret için Edirne'ye gelen Şeyhi, ömrünün son yıllarını memleketinde geçirmiştir. Ölüm tarihinin 1431 olduğu sanılmaktadır. 


Eserleri ve Edebi Kişiliği:

Şeyhi'nin elde bulunan üç eseri vardır. Bunlar Divan, Har-name ve Husrev ü Şirin'dir.

Divan: Divan'ın 1438 tarihinde istinsah edilmiş Millet Kütüpha nesi, Ali Emiri kitapları arasında bulunan nüshası Ali Nihad Tarlan'ın bir incelemesi ile birlikte Türk Dil Kurumu tarafından 1946 da tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır. Divanın bu ta'lik harfli tıpkıbasımında, kimi bölümler harekeli, kimi bölümler harekesizdir. Divan'ın başında tevhid, Naat ve Kasideler bulunur. Şeyhi, Divanı'ndaki kasidelere göre en çok II. Murad'ı övmüştür. Ayrıca, Şeyhi'nin Germiyanoğlu Yakup Bey'den çok ilgi gördüğü, ona sunduğu Divan'ında bulunan "Kerem Kasidesiyle", diğer kasidelerinden ve Terci-i Bend nazım şekliyle yazdığı methiyelerinden anlaşılır. Divan'ı ayrıca Ali Nihad Tarlan, edebi yönüyle de incelemiştir.

Hüsrev ü Şirin: Şeyhi'nin ünlü mesnevisi Hüsrev ü Şirin, İranlı Nizami'nin aynı adlı eserinin tercümesidir. II. Murad adına kaleme alınmıştır. Eser dindışı olup, Hüsrev'le Şirin arasındaki aşk hikayesini anlatır. Beyit sayısı 6.944'tür. Tezkirelerin birbirlerinden aktarına verdiği bilgiye göre Şeyhi, Hüsrev ü Şirin'i tamamlayamamış ve eser, yeğeni Cemali tarafından tamamlanmıştır. Oysa, bu bilgi doğru değildir. Şeyhi, eseri en trajik yerinde kesmiştir. Nizami'de konu daha uzun tutulmuştur. Ancak, Hüsrev ü Şirin'in sonunda Cemali'nin yazdığı bir zeyl bulunmaktadır. Mesnevi sonundaki Cemali'ye ait iki şiirden ibaret zeylin, mesneviyle ilgisi olmayıp, ilkinde Cemali, Şeyhi'nin ölümünden söz eder. İkincisindeyse II. Murad'ı över. Şeyhi'nin Hüsrev ü Şirin'inin Türk edebiyatındaki Hüsrev ü Şirinlerin en başarılısı olduğu görüşü yaygındır. Gerek konunu işlenişi gerekse tahkiye ve tasvirler açısından eser çok başarılıdır.Mesnevi, döneminin başarılı bir edebi örneği olmasının yanı sıra 15. yüzyıl Türkçesinin özelliklerini gösteren arkaik yani eski kelimeler bakımından da zengin bir dil malzemesine sahiptir.

Har-name: Şeyhi'nin günümüzde en çok tanınan ve beğenilen mesnevisi Har-name'dir. 126 beyitlik Har-name özellikle bir hiciv eseri olarak ün kazanmıştır. Başarılı bir hiciv örneğidir. Mesnevide sosyal eşitlik konusu işlenir ve insanoğlu yaptığı işin değeri kadar refaha layıktır görüşü vurgulanır. Bir başka deyişle Har-name'de sosyal eşitsizlikler ince ve zarif bir şekilde yerilir. Şeyhi, mesnevi konusunu aslında Arapça bir atasözünün oluşturduğu; Mir (Emir) Hüseyin'in Zadü'l-Müsafirin adlı eserindeki altı beyitlik bir kıtada geçen "kulak sahibi olmayı uman bir eşeğin kuyruğundan olması " ana fikrinden almıştır.

Har-name'nin yazılış nedeni tezkirelerde iki ayrı şekilde anlatılır. İlkine göre; Şeyhi, Çelebi Mehmed'in gözünü tedavi ettiği için padişah kendisine; Tokuzlu köyünü tımar olarak vermiştir. Köyün eski sahipleri Şeyhi'yi köye sokmazlar, dövüp soyarlar. Şeyhi de bu olay üzerine Har-name'yi yazarak Çelebi Mehmed'e sunar. İkinci rivayete göre Şeyhi'yi beğenen II. Murad ona vezirlik vermek ister. Ancak, padişahın çevresindeki Şeyhi'yi sevmeyen, çekemeyen kişiler II. Murad'a Nizami'nin Hamse'si gibi 5 mesnevi ortaya koyduktan sonra kendisine böyle bir hediyenin verilmesinin uygun olacağını söylerler. Şeyhi bunun üzerine Hüsrev ü Şirin'i tercümeye başlar. 1000 beyitini çevirerek Padişah'a. sunar. Eser Hükümdarın beğenisini kazanır ve II. Murad, Şeyhi'ye hediyeler verir. Aldığı hediyelerle memleketine dönen şair, memleketine varamadan yolda hırsızlar tarafından soyulur. Şeyhi bunun üzerine Har-name'yi yazarak II.Murad'a gönderir. Ancak, bazı araştırmacılar Har-name'nin I. Mehmed'e sunulduğu görüşündedir. Bizce kaynaklarda verilen farklı iki yazılış nedeni ile yazmaların durumu dikkate alındığında Har-name'nin önce I. Mehmed'e daha sonra da II. Murad'a sunulduğu anlaşılmaktadır .

Anadolu sahası Türk edebiyatının 15. yüzyılın ilk yarısında yaşamış en büyük şairi Şeyhi'dir. Tasavvufla ilgilenmiş olmasına rağmen mutasavvıf bir şair değildir. Ancak, şiirlerinde, özellikle gazellerinde tasavvufun düşünce ve mazmunlarından büyük ölçüde faydalanmıştır. Öte yandan Şeyhi, gerek Divan'nda yer alan manzumeleri, gerekse mesnevileri aracılığıyla zaman zaman lirizmin güzel örneklerini de vermiştir. Nitekim o, Anadolu sahası dindışı edebiyatının kurulmasında önemli rol oynamış, özellikle duygu derinliğiyle dikkat çeken şiirleriyle ün kazanmıştır. Ancak, Divanı'nda yer alan gazel ve kasidelerinde İran Edebiyatının ustalarından Selman Saveci ve Hafız-ı Şirazi'ın etkisi olduğu kabul edilir. Şeyhi'nin edebiyat tarihçilerinin görüş birliği ettikleri en önemli yanı mesneviciliği yani mesnevi alanındaki başarısıdır. Örneğin, en güzel Hüsrev ü Şirin'i onun yazdığını pek çok tezkire yazarı belirtir. Har-name ise Türk hiciv ve mizah edebiyatının önde gelen eserlerindendir. Eski kaynakların kendisinden " şeyhü'ş-şu'ara ", " serdar-ı şu'ara hüsrev-i şu'ara " olarak söz ettikleri Şeyhi, gerek kendi çağdaşı gerekse daha sonra yaşamış şairler üzerinde etkili olmuştur.

Eserleri: Dîvân, Har-nâme, Husrev u Şîrîn. Ayrıca Şeyhî'nin olduğu tahmin edilen Ney-nâme, Hâb-nâme  ve Kenz'ül Menafi isimli eserler vardır.

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol