Anlatimin Olusumu

 

7. ANLATIMIN OLUŞUMU

Anlatımın iki yolu vardır. Bunlar nazım ya da nesir (düz yazı)’dir.

Gerçekten nazım / nesir dışında anlatım yolu yok mudur? Aklımıza sanatsal, bilimsel, düşünsel ağırlığı olan konuşmalar yazılar gelir ki bunlar da bu iki anlatım yoluyla gerçekleşmektedir. Ne var ki, bugün nazım eski kimi niteliklerini yitirmiş yalnız dizelerin sıralanmasıyla şiir adı altında tanınır olmuştur.

Yazar ya da konuşmacı iletmek istediğini okuyan ya da dinleyenin de paylaştığı bir iletiye (metne) dönüştürerek gönderir. İleti, edebi metinlerde metnin dokusu içinde eritilmiştir. Yazar söylemek istediklerini okuyucuya aktarmada araç olarak konuyu kullanır.

İleti, yazarı yazmaya yönlendiren temel nedendir. Bu yüzden iletiyi içeren cümleye amaç cümlesi denir.

İyi düzenlenmiş bir metinde her paragraf bir düşünce birimidir. Metinde ne kadar paragraf varsa o kadar da düşünce vardır.

Anlatılan olaylar ve düşünceler sıraya sokulmalı: Anlatımda plan konuya göre değişebilir. Olayların anlatımında hareketli plan, düşüncelerin anlatımında düşünsel plan, şiirler için ise duygusal plan geçerlidir.

 

Anlatımda birlik olmalı: Sözlü ve yazılı anlatımda konu dışındaki hiçbir olaya, düşünceye yer verilmemelidir. Anlatımda yer alan her ayrıntı konuyla ilgili, açıklayıcı ve tamamlayıcı özellikler taşımalıdır. Buna anlatımda birlik denir.

 

Anlatımda duruluk ve akıcılık olmalı: Konuşma ve yazmada olayı düşünce ve duyguları olabildiğince az sözcükle anlatmaya çalışmalıyız. Buna anlatımda duruluk denir. Akıcılık ise okuyucunun anlamasını zorlaştıracak sözcükleri kullanmaktan kaçınılmasıdır.

 

Bilgilerde doğruluk, duygularda içtenlik olmalı: Anlatımda övünmekten, abartmaktan ve kavram karışıklığına neden olabilecek ifadelerden uzak durmalıyız.

 

Yazım (imla) kurallarına ve noktalama işaretlerine uyulmalı: Dildeki sözcüklerin nasıl yazılacağını belirleyen kuralların ve kullanımların tümüne yazım (imla) adı verilir. Bir dilin yazılma biçimini belirleyen kurallara da yazım kuralları denir. Türkçede her ses bir harfle gösterilir. Bu tür yazıma fonetik (sesçil) yazım denir. Noktalama işaretleri yazıda anlaşılmayı ve kolay okumayı sağladığı için çok önemli bir yer tutar.

Anlatım özgün olmalıdır: Anlatımda özgünlük; hiç kimseye benzemeden, öykünmeden biçim ve içerikte benzersiz olmaktır. Özgün bir anlatım (üslup) sahibi ola¬bilmek için çok okumak, yazmayı sevmek ve çalışmak gerekir.

 

Anlam etkileyici olmalıdır: Anlatılan ya da kaleme alınan metnin okuyucu ve dinleyicide olumlu bir iz bırakması, beğenilmesi benimsenmesidir.

Bir metnin oluşabilmesi için iki öğenin bulunması şarttır. Bunlar tutarlılık ve bağdaşıklıktır.

 

A. Tutarlılık: Bir metni oluşturan söz ve söz öbekleri arasındaki anlam ve mantık bağıntısına tutarlılık adı verilir:

“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç sakladı.”

Faruk Nafiz Çamlıbel

 

Anlam bakımından söz öbeklerini özelleştirme diye adlandırdığımız tutarlılık öğesi bir araya getirmiştir. Özelleştirme; yeni bir bilgi vererek açıklama, bilinir, tanınır, algılanır hâle getirme anlamına taşır. Yukarıdaki örnekte şair Faruk Nafiz Çamlıbel bize atların kişnemesi ve kırbacın şaklaması ile arabanın yola çıktığını duyurmaktadır.

Söz öbekleri arasındaki neden sonuç ilişkisi tutarlılık öğesini oluşturur. Böylece anlam bütünlüğü sağlanarak söz öbekleri metin hâline gelir:

“Zişan havuza gitti, yüzme yarışlarına katılacak.”

 

Yukarıda iki sözcük öbeği arasındaki tutarlılık öğesi hem özelleştirme hem de neden sonuç ilişkisidir. Zişan’ın yüzme havuzuna gitmesi hakkında bilgi verilirken (özelleştirme); diğer yandan havuza gitme nedeni de vurgulanmaktadır.

 

B.Bağdaşıklık: Metinde bulunması gereken ikinci öge ise bağdaşıklıktır. Metni oluşturan söz öbekleri arasındaki dil bilgisel öğeler göze ve kulağa seslenir. Buna göre; adıllar, belirteçler, ön adlar, bağlaçlar gösterme durumu eki, cümle vurgusu vb. gibi bağdaşıklık öğeleridir:

“Bu işin bitmesinde senin de payın var. Benim böyle bir düşüncem var.”

 

İki söz öbeği arasında “böyle” belirteci bağdaşıklık görevini üstlenmektedir.

Okumaya ve konuşmaya konu olan basılı, yazılı anlam ve anlatım bütünlüğü taşıyan her şey geniş anlamda bir metindir. Bir hikâyeden denemeye, bir cümleden paragrafa kadar yazılı ve basılı dil ürünlerinin hepsi metin terimiyle adlandırılır.

Bir metinde amacın yoğunlaştırılarak yargıya dönüştürülüp, bir önerme biçiminde belirmesine ileti (ana düşünce) denir.

 

ANLATIM BOZUKLUKLARI

Bileşik cümlelerde eylemsiler farklı tümleçler alması gerekirken bunlardan birini almaması anlatım bozukluğuna neden olur:

“Derslerine çalışmıyor, ihmal ediyor.”

Yukarıdaki cümlede nesne eksikliği vardır. Cümleye “derslerini” nesnesi getiri¬lerek anlatım bozukluğu ortadan kaldırılabilir.

 

Cümlede adılların eksikliği de anlam belirsizliğine yol açar:

“Yarışmada birinci olduğuna sevindim.” (Kimin?, Onun mu? Senin mi? Bir başkasının mı?)

Sözcükleri cümle içinde bulunmaları gereken yerden başka bir yerde bulunması, anlamın bulanık olmasına ya da iki türlü algılanmasına yol açar. Sözcükler cümlede kullanılırken her sözcüğün uygun yerde kullanılmasına özen gösterilmelidir:

“Bu karar 380’e karşı 140 oyla alınmıştır.” Doğrusu “Bu karar 140’a karşı 380 oyla alınmıştır.” olacaktı.

Gereksiz kullanılmış sözcükler: Cümlede gereksiz sözcüklere yer vermek anlatımı bozar. Örneğin aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükler gereksizdir:

“Altı saat süre ile konuşmuşlar.”

Cümlede birden fazla eylem varsa ve bu eylemler çatıları bakımından birbiri ile uyuşmuyorlarsa anlatım bozukluğu oluşur:

“Tarladaki zararlı otlar yolarak bir yere yığılmalıdır.”

“Yolarak” geçişli “yığılmalıdır” geçişsiz edilgen çatıdır. Doğrusu “Bahçedeki zararlı otlar yolunarak bir yere yığılmalıdır” olmalıydı.

Deyimleri oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez ve yerlerine başka sözcükler kullanılamaz:

“Doğru oturup eğri konuşalım” (Yanlış)

“Eğri oturup doğru konuşalım” (Doğru)

 

Metinlerde görülen dil ve anlatım yanlışlıkları:

Duygu ve düşüncelerin söz ve yazı yoluyla başkalarına aktarılmasına anlatım adı verilir. Ancak yazılı ve sözlü anlatımda mutlaka bulunması gerekli bazı nitelikler vardır. Bu nitelikler, sözcüklerin doğru seçilmesi, cümlelerin gereği gibi kurulması ve birbirine mantıksal bir ilgi ile bağlanması, konuda birliğin sağlanıp sürdürülmesi, bilgilerin doğruluğu duyguların içtenliğidir.

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol