Kurban
GİRİŞ

"Kurban" kelimesinin sözlük anlamı "yakınlık"tır.

Dinî bir kavram olarak ise kurban, "Yüce Allah'a yakınlık ve O'nun rızası için belirli günlerde belirli kimseler tarafından kesilmesi istenen belli hayvanlar" demektir.

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail'i (a.s.) kurban etmekle imtihan edildiği haber verilmektedir. 1

Bilindiği gibi Hz. İbrahim (a.s.), oğlunu kurban etmesinin istendiği bir rüya görmüştü. Peygamberlerin rüyaları da vahiy olduğu için, Hz. İbrahim (a.s.) kendisine bu emrin Yüce Allah tarafından verildiğini biliyordu.

Bir tarafta ilâhi irade, diğer tarafta biricik evlat... Ancak ferman Yüce Yaratıcı'dan geliyordu ve O'nun emrine boyun eğmekte zerre kadar tereddüt göstermek bir peygamber için söz konusu olamazdı.

Hz. İbrahim (a.s.), ilâhi iradeye tereddütsüz boyun eğdi ve oğlu yürüme çağına geldiğinde durumu kendisine bildirdi. İleride babası gibi peygamberlikle şereflenecek olan Hz. İsmail (a.s.), bu payeye layık olduğunu daha o zaman gösterdi ve:

"Babacığım! Sana emredileni yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın." diyerek, ilâhi emre tereddütsüz boyun eğdi.

Olayın devamını biliyorsunuz. Baba-oğul o iki büyük insan, iki büyük peygamber, ilâhi imtihanı kazandılar; Yüce Allah, Hz. İsmail'in (a.s.) yerine kurban edilmek üzere bir kurbanlık gönderdi ve böylece Hz. İbrahim'in (a.s.) adı ile birlikte kurban ibadeti de devam edip bize kadar geldi.

Bu olayda biz mü'minler için son derece önemli dersler vardır. Büyük şair Necip Fazıl merhumun dediği gibi:

"Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez,

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.

Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada;

Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez."

Evet, bu dünya öyle bir imtihan yeri ki, bazen malımızla, bazen canımızla, bazen de sevdiklerimizle deneniyoruz. İman iddiamızın samimiyetini ortaya koymamız, bu ciddi imtihandan başarıyla geçmemize bağlı.

Nitekim Yüce Yaratıcımız şöyle buyurur:

"Andolsun biz sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan canlardan ve mahsullerden biraz eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele." 2

Hz. İsmail'in (a.s.) kurban edilişi olayında, Hz. İbrahim'in (a.s.) Yüce Allah'ın emrini yerine getirmek için biricik oğlunu feda etmekte en küçük bir tereddüt göstermemesi ve Hz. İsmail'in (a.s.) bu ilâhi imtihan karşısında metanet ve teslimiyetin en muhteşem örneğini sergilemesi, bizim için son derece çarpıcı tablolardır.

Yine Yüce Kitabımızda, Kevser Sûresi'nde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz'e hitaben: "Biz sana Kevser'i verdik, Öyleyse sen de rabbin için namaz kıl ve kurban kes" buyurulur.

Gerek Hz. İsmail'in (a.s.) kıssasında, gerekse Kevser Sûresi'ne bize verilen mesaj şudur: Mü'min, sadece Yüce Allah için, O'nun rızasını elde etme hedefiyle yaşar. Mü'minin hayatının temel anlamı budur.

Hayatı bu amaç doğrultusunda yaşamanın yolu ise İslâm'ın emir ve yasaklarında titizlikle riayet etmekten geçer.

İslâm "teslim olmak" demektir.; yani Kur'an ve Sünnet'in belirlediği istikametten sapmadan hak yolda ihlasla yürümek, Allah ve Resûlü'nün bizden istediklerini Hz. İsmail (a.s.) teslimiyetiyle yerine getirmek...

Niketim Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, şöyle demekle emrolunmuştur:

"Muhakkak ki benim namazım, diğer ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim." 3

O'nun ümmeti olarak bizim anlayışımız da bu olmalıdır. Namazı ve diğer ibadetleri nasıl sadece Yüce Allah için yerine getiriyorsak; hayatımızın ve ölümümüzün de Yüce Allah için olduğunu söyleyebilmeliyiz. Ve bütün benliğimizle diyebilmeliyiz ki: Biz Allah için varız ve yine O'na döneceğiz.

İşte kurban ibadeti, biz Müslümanların hayatı Allah için yaşama azim ve gayretinde olduğumuzu gösteren bir sembol, bir işaret olması dolayısıyla son derece önemlidir.

Kurban kesen kimse adeta şöyle demiş olmaktadır: Ya Rabbi! Senin yolunda, senin rızanı kazanmak uğruna maldan-mülkten, sevdiklerimden ve hatta canımdan geçmeye hazırım. İşte bu kurbanı benim bu imanımın ve teslimiyetimin bir simgesi olarak yine senin adınla kesiyorum. Bu kurbanın toprağa dökülen kanı, sana verdiğim sözde, imanımda ve ihlasımda bütün benliğimle sabit-kadem olduğumun imzası ve tasdikidir. Kabul eyle ve beni bu yolda daim eyle...



Kurban ibadeti hayatımızda böyle merkezi bir yer tuttuğuna göre, onu yanlışlıktan ve kusurdan uzak, titiz bir şekilde yerine getirmenin önemi kendiliğinden anlaşılmaktadır.

SEMERKAND tarafından hazırlanan bu kitapçık ile, Kurban ibadetini bir "ahid tazeleme" şuuruyla yerine getirme azminde olan kıymetli okuyucularımızın konuyla ilgili bilgilerini tazelemeyi amaçladık. Namazınız, diğer ibadetleriniz, hayatınız ve ölümünüz, Alemlerin Rabbi olan Allah için olsun.

Resûlullah Efendimiz'in (s.a.v.) şu sözüne kulak verelim:

"İnsanoğlu Kurban Bayramı'nda (Farz namazlı dışında) Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli hiç bir amel işleyemez.

Şüphesiz o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları, tırnakları ve kıllarıyla Allah huzuruna gelir.

Kurban kanı daha yere düşmeden önce Allah katında kabul olunur. Artık sevabı böyle olan bir idabeti gönül hoşluğu ile yapınız." 4

Şu hadis-i şerifin uyarısına dikkat etmelidir:

"Kim kurban kesmeye imkan bulur da kurban kesmezse, bizim namaz yerimize yaklaşmasın." 5

Ebubekir SİFİL - www.Hazax.de.tl tarafından alınmıştır.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBANIN HÜKMÜ

Hanefî mezhebine göre dinî ölçülere göre kurban kesebilecek durumda olan zengin kimselerin kurban kesmesi vaciptir. 1

(Şafi mezhebine göre ise kurban kesmek vacip değil, müekked sünnettir. Ancak Şafiî mezhebine göre bir kimse kurban bayramında kurban kesmeyi adamışsa kurban kesmesi farz olur.)

Kurbanlık hayvan satın almayıp, onun yerine parasını fakirlere dağıtmakla veya hayır kurumlarına bağışlamakla kurban sorumluluğu yerine getirilmiş olmaz. Çünkü böyle yapmakla kurbandan beklenen amaç gerçekleştirilmiş olmaz.

O halde kurban kesmekle mükellef olan kimseler, ancak dinimizin belirlediği hayvanlardan birisini alıp onu kurban kesim vakti içinde kesmekle bu sorumluluğu yerine getirmiş olabilirler.

Bu sözlerle insanların aklını karıştırmak isteyenler, çeşitli eğlence ve kutlamalar için katledilen hayvanları ve onların kesilme sebeplerini biraz düşünseler daha iyi olur.

Hayvanlar, süs olarak sevilmek ve ölünce toprağa gömülmek için yaratılmamıştır. Yüce Yaratıcı onları, insanların hizmetine sunmuştur. Onlar, Yüce Allah'ın isminin zikredilerek kesilip yenilmesi, istifade edilmesi ve sahibine şükredilmesi için yaratılmıştır.



Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

DİPNOTLAR

1 Bu kitapçıkta Hanefî ve Şafiî mezhepleri arasındaki ihtilaflı hükümleri ayrı ayrı zikretmeye çalıştık zikrettiğimiz meselelerde eğer her iki mezhebin hükümleri arasında bir farklılık yoksa, mezhep adı belirtilmeden sadece hüküm belirtildi.

KİMLERİN KURBAN KESMESİ GEREKİR?

Kendisinde şu şartlar bulunan kimsenin kurban kesmesi dinî bir görevdir:

1- Müslüman olmak. Her ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de ilk şart Müslüman olmaktır.

2- Hür olmak. Hürriyetten yoksun olan esir, mahkûm ve benzeri kimselerin kurban kesmesi gerekli değildir.

3- Zengin olmak. Hanefî mezhebine göre kurban kesme zamanında (ev, ev eşyası, yiyecek, binek vs. gibi) zaruri ihtiyaçları dışında, en az ortalama 90 gram altını veya 640 gram gümüşü ya da bunlara denk gelecek miktarda nakit parası, gayri menkulü yahut ticaret malı bulunan kimsenin kurban kesmesi gerekir.

Yukarıdaki şartları taşıdığı halde, borçlu olan ve borcunu ödediği takdirde elindeki altın, gümüş, nakit para, gayri menkul veya mal, yukarıda belirttiğimiz miktarın altına düşen kimseye kurban kesmek vacip değildir.

(Şafi mezhebinde, bir kadının süs eşyası olarak kullandığı altın bileziklerden kurban kesmesi gerekmez. Bu bileziklerin miktarı nisabın üzerinde olsa da böyledir. Bu süs eşyası, kadının elbisesi gibi normal ihtiyacıdır. Kadının, miras, ticaret bağış, mehir gibi başka yollardan geliri olup bunlar zenginlik miktarına ulaşırsa, o zaman zekat verir, kurban keser. Yoksa, aile reisine tabidir; aile reisi zengin olup kurban keserse bu, bütün aile için yeterlidir.)

Hanefi mezhebinde olan bir kadının 90 veya 100 gram civarında takı ve süs için kullandığı altın bileziği olsa, başka da hiçbir geliri olmasa, kurban konusunda Şafii mezhebinin fetvası ile amel edebilir. Çünkü bu derece bir zenginlikle kurban kesince, ciddi olarak zorlanma ve zenginlik sınırının altına düşme durumu söz konusudur. Bu durumdaki kadının zekat vermesi gerekir; ancak kurban için kendini zorlanması gerekmez.

Zengin kocanın keseceği kurban, aile için yeterlidir.

Ancak kadının, süs için kullandığı takıları dışında, ticaret için kullandığı altını, gümüşü veya mal-mülkü varsa; maaş, kira, hediye, miras, mehir gibi başka gelirleri bulunup onlarla zenginlik şartlarına ulaşıyorsa; o zaman kendisi zekat verir, kurban keser, hacca gider.

Bir kimse, yukarıda zikrettiğimiz şartları taşımayıp fakir olduğu halde Kurban Bayramında kurban kesmek niyetiyle kurbanlık almışsa, onu kurban kesme vaktinde kesmesi vacip olur. Çünkü bu kimse Kurban Bayramı'nda kurban kesmeyi bir nevi adamış olmaktadır.

Zengin kimsenin aldığı kurban, henüz kesilmeden ölür veya kaybolursa yerine başkasını alır. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, yerine başkasını alması gerekmez.

Zengin kimsenin aldığı kurbanlık, kaybolsa veya çalınsa, yerine başkasını kestikten sonra, bulunsa, artık bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü o, ikinci kurbanla vacibi yerine getirmiştir. Keserse, güzel olur.

(Şafiî mezhebine göre Kurban Bayramı'nda kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bayram günlerindeki zaruri ihtiyaçları içi gerekli miktardan başka kurban alabilecek parası olan kimse kurban keser.)

2. ve 3. maddelerdeki şartları taşımayan kimseler Kurban Bayramı'nda kurban keserlerse nafile (üzerlerine borç olmayan) bir ibadet yapmış olmanın sevabını alırlar.

Not: Kurbanın vacip olması için, kesim süresinin sonu dikkate alınır.

Buna göre, kurban bayramının üçüncü günü güneş batmazdan önce zengin olan her mükellef Müslüman'a kurban vacip olur. Bundan öne fakir olması hükmü değiştirmez.

Bunun aksi durum da şudur:

Bir kimse bayramın ilk iki günü zengin iken, üçüncü günü güneş batmadan önce kurbanını kesmeden ölse veya fakir düşse, ondan kurban yükümlülüğü düşer.

4- Yolcu olmamak. Hanefî mezhebine göre yolcu olan kimse zengin olsa bile kurban kesmek kendisine vacip değildir. Bununla birlikte böyle kimseler, isterlerse kurban kesebilirler ve bu amelin sevabını alırlar.

Bayramı mukim olarak geçirmek niyetiyle kurban aldıktan sonra, (aşağıda açıklayacağımız) kurban kesme vakti girmeden önce yolculuğa çıkması icap eden kimse, isterse bu kurbanı satabilir ve kurban kesmeyebilir. Zira bu durumdaki bir kimseye kurban kesmek vacip olmaktan çıkmıştır.

Yine Hanefî mezhebe göre, kurban kesme vakti girmiş olsa bile bir kimse eğer kurbanını kesmeden önce yolculuğa çıkmak durumunda kalırsa, yine kendisinden kurban kesme sorumluluğu düşer.

Ancak bu durumdaki bir kimse fakir olduğu halde kurbanını önceden almış ve Kurban Bayramında kesmeye niyetlenmişse, onu kurban olarak kesmesi vaciptir. Çünkü bu kimse, üzerine vacip olmadığı halde kurban kesmeye niyet etmiş olmakla onu bir nevi adak olarak adamış olmaktadır.

Yine Hanefî mezhebine göre; zengin bir kimse Kurban Bayramının ilk günlerinde yolcu iken, kurbanın son günü memleketine, evine gelmiş bulunursa, kurban kesmek kendisine vacip olur.

(Şafiî mezhebine göre yolcu olmak kurban kesmeye engel değildir; yolcu olan kimsenin de kurban kesmesi sünnettir.)

5- Aklî dengesi yerinde olmak ve ergenlik (büluğ) çağında bulunmak. Bu şart Şafiî mezhebine göredir. Dolayısıyla bu mezhebe göre deliler ve küçük çocuklar (zengin olsalar bile) kurban kesmekle mükellef değildir.

Hanefî mezhebine göre ise akıl ve ergenlik, kurbanın vacip olması için şart değildir. Dinî yönden kurban kesebilecek durumda (zenginlikte) olan çocuğun yerine velisi (çocuğun parasıyla) kurban keser.


Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBANLIK HAYVANDA ARANAN ŞARTLAR

Kurban olarak kesilecek hayvanın öncelikle sağlıklı olması gerekir. Yüce Allah'a yakınlık için kesilecek kurbanın en iyi cins olması tavsiye edilir. Kendi nefsimiz için her şeyin en iyisini seçmeye özen gösterirken, Rabbimiz için yapacağımız bir ibadeti bundan daha iyisini seçerek yerine getirmemiz gerekir; yoksa bu ibadetin tadına, hikmetine ve bereketine ulaşamayız.

Aşağıda sayacağımız kusurlardan birisini veya birkaçını taşıyan hayvan kurban olarak kesilemez:

1- Bir veya iki gözü kör olan hayvan kurban olmaz.

(Şafiî mezhebine göre gözü tamamen kör olmadığı halde büyük ölçüde görmesine engel göz kusuru bulunan hayvan da kurban olarak kesilemez.)

2- Kemiklerinde ilik kalmayacak derecede zayıf olan hayvan kurban olmaz.

3- Kesileceği yere gidemeyecek kadar topal ve hasta hayvan da kurban olmaz.

(Hanefî mezhebine göre üç ayağı üzerinde yürürken, dördüncü ayağını da destek almak için yere koyabilen hayvan kurban olur.

Kesim esnasında yere yatırılırken ayağı kırılan veya gözüne rest bir cisim batmasıyla kör olan hayvan kurban olur.

(Şafiî mezhebine göre topallığı sebebiyle sürüdün geride kalan hayvan kurban olmaz. Kesildiği esnada kendisini bu şekilde topallatacak bir kazaya uğrayan hayvan da bu mezhebe göre kurban olmaz.)

4- Doğuştan kör, kulaksız veya tek kulaklı olan ve hiç kuyruğu olamayan hayvan kurban olmaz. Ancak yaradılıştan kuyruğu küçük olan hayvan kurban olur

Hanefî mezhebine göre; kulağının veya kuyruğunun yarısından fazlası kesik hayvan kurban olmaz.

Kulağı veya kuyruğu kesildiği halde, bu organlarının en az üçte ikilik kısmı mevcut olan hayvan kurban olur.

(Şafiî mezhebine göre; kulağı veya kuyruğu -az olsun çok olsun- kesik olan hayvan kurban olmaz. Kulağı yarılmış (kesilmiş) veya delinmiş olduğu halde kulağından bir parça eksilmemiş ise kurban olur. Doğuştan kuyruksuz veya kulasız olan hayvan kurban olarak kesilebilir.)

5- Hanefî mezhebine göre memelerinden birisi kesik bulunan koyun ve keçi kurban olmaz; bu durumdaki deve veya sığır ise kurban olur. ancak her iki memesi de kesik olan deve ve sığır da kurban olmaz.

Yine bu mezhebe göre, yaradılıştan hayaları olmayan hayvan kurban olmaz. Ancak çiftleşemeyen, cinsel organı kesilmiş veya iğdiş edilmiş (burulmuş) hayvan kurban olur.

(Şafiî mezhebine göre memesinin hepsi veya bir kısmı kesik olan, iğdiş edilmiş olan hayvan kurban olmaz. Ancak doğuştan memesi veya hayaları bulunmayan, yahut küçüklüğünde hayalarının bir tarafı kesilmiş olan yahut iğdiş edilmiş hayvan kurban olur.)

6- Dişlerinin çoğu dökülmüş olan hayvan kurban olmaz. Ancak dişlerinin az kısmı dökülüp çoğu kalmış ise kurban olur.

(Şafiî mezhebine göre doğuştan dişsiz olan hayvan kurban olur. Dişlerinin bir kısmı dökülmüş olan ve bu sebeple ot yiyemeyen hayvan kurban olmaz. Ancak dökülen dişleri ot yemesine engel teşkil etmiyorsa, o, kurban olur.)

7- Boynuzları kökünden kırılmış olan hayvan kurban olmaz. Ancak yaratılıştan boynuzsuz olan veya boynuzlu olduğu halde sonradan boynuzunun bir kısmı kırılmış bulunan hayvan kurban olur.

8- Hayvanın uyuz ve deli olması, topallaması kurban olmasına mani değildir. Ancak, uyuzluk ve delilik, hayvanın otlamasına ve beslenmesine mani olacak derecede ileri ise, o hayvan kurban olmaz.

(Şafiî mezhebine göre az derecede uyuz olan hayvan da kurban olmaz.)

9- Dili kesik olup, bu yüzden otlayamayan hayvan kurban olmaz. Ancak dilinin kesik olması otlamasına engel teşkil etmiyorsa, kurban olur.

10- Bir ayağı veya daha fazlası kesik olan hayvan kurban olmaz.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBANLIK HAYVAN CİNSLERİ

1- Davar: Koyun veya keçi cinsinden olan hayvanın kurban olarak kesilebilmesi için en az bir yaşını tamamlayıp ikinci yaşına basmış olması şarttır.

Ancak bir yaşındakiler kadar gelişmiş olan 6 aylıktan büyük kuzular da kurban olarak kesilebilir. Bir yaşından küçük oğlaklar (keçi yavruları) gelişmiş olsalar bile kurban olarak kesilemezler.

Koyun ve keçiden kesilen kurban sadece bir kişi adına kesilebilir.

(Şafiî mezhebine göre kurban olarak kesilecek oğlakların en az iki yaşını tamamlamış olması gerekir.

Yine bu mezhebe göre bir koyun veya keçi, bir ev halkının tümü için kesilirse, sünnetin yerine getirilmiş olması için yeterlidir.)

2- Sığır: Erkek veya dişi sığırın kurban olarak kesilebilmesi için en az iki yaşını tamamlayıp üç yaşına girmiş olması gerekir.

Sığır cinsinden kesilen kurban, en çok yedi kişi adına kesilebilir.

Manda da sığır cinsindendir.

3- Deve: Devenin kurban olarak kesilebilmesi için en az beş yaşını tamamlayıp altı yaşına girmiş olması gerekir.

Deve de sığır gibi yedi kişi adına kesilebilir.

Yukarıda saydığımız hayvanların yabani olanları ile tavuk, hindi, horoz gibi kümes hayvanlarının kurban olarak kesilmesi caiz değildir.

Uyarı: Sığır, deve gibi büyükbaş hayvanları birden yediye kadar hissedar kesebilir. Ancak iştirak edenlerin hepsinin, Allah rızası için kurban kesmeye niyet etmiş olması gerekir. Şayet hissedarlardan birisi Müslüman değilse veya Müslüman olduğu halde kurban niyetiyle değil de, mesela sadece et yemek niyeti ve maksadıyla hissedar olmuşsa, diğer hissedarların kurbanı da geçersiz olur.

Bu sebeple büyükbaş hayvan hissesine iştirak edeceklerin, diğer hissedarların durumunu titizlikle araştırması ve rastgele kimselerle kurban hissedarı olmamaya dikkat etmeleri gerekir.

Büyük baş bir hayvana ortak olanların niyet ettikleri kurban çeşidi farklı olabilir; birisi vacip, birisi akika, birisi bağış, birisi adak kurbanı içini niyet edebilir.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBAN KESME ZAMANI

1- Hanefî mezhebine göre kurban kesme zamanı, Kurban Bayramı'nın birinci günü şafak sökümüyle başlar, üçüncü günü güneş batımıyla sona erer.

Şafiî mezhebine göre kurban kesme zamanı, bayramın birinci günü güneşin doğuşundan sonra, iki rekât namaz ve kısa tutulan iki hutbe için gerekli zaman geçtikten sonra başlar ve bayramın dördüncü günü akşama kadar devam eder.

2- Her ne kadar kurban kesme zamanı (Hanefî mezhebine göre) Bayram günü şafak sökümünden itibaren başlıyor ise de, bayram namazının kılındığı yerleşim bölgelerinde bayram namazı kılınmadan ve hutbe okunmadan önce kurban kesilemez.

3- Herhangi bir sebeple bayram namazının geciktirilmesi veya kılınmaması hâlinde, bayram namazı vakti çıkıncaya kadar beklenir ve ondan sonra kurban kesilir.

4- Kurban bayramın birici günü kesmek en faziletlisidir; ancak herhangi bir sebeple birinci gün kurban kesilememiş ise, yukarıda (farklı mezheplere göre) belirttiğimiz süre içinde herhangi bir vakitte kurban kesilebilir.

Gerek Hanefî, gerekse Şafiî mezhebine göre gece vakti kurban kesmek caiz ise de tenzihen/helale yakın bir mekruhtur; yapılmasa güzel olur.

Kurbanın ertesi güne tehir edilmesi zor olacak veya bir zarara sebep olacaksa, o durumda gece de kesilebilir. Çünkü mekruhtur diyenler, karanlıkta kesim ve dağıtım işinde yanlışlık ve zorluk olacağını, dağıtımda fakirlerin bulunamayacağını ileri sürmektedirler. Günümüzün teknik şartlarında gecenin gündüzden pek farkı olmadığına göre; yeterli ışığın bulunduğu yerlerde bu mahzurlar ortadan kalkar.

Ancak, mecbur kalmadıkça kurban kesimini gündüz bitirmelidir.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBAN KESEN KİMSENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR

1- Besmele çekmek. Kurban olsun veya olmasın, kesilen herhangi bir hayvanın etinin helal olabilmesi için, kesilirken üzerine Besmele çekilmesi şarttır. Besmele'yi bilerek çekmeyen, terk eden kimsenin kestiği yenmez. Fakat herhangi bir kasıt olmadan (unutmak gibi bir sebeple) Besmele terkedilmişse, böyle kesilen hayvanın eti yenebilir.

(Şafiî mezhebine göre kesilen hayvanın etinin helal olabilmesi için Besmele çekmek şart değildir. Hayvanı kesen kişi kesim esnasında Besmele'yi bilerek terk etse bile, kestiği yenir. Ancak Besmele'yi terk etmek mekruhtur.

Bu mezhebe göre kesim esnasında Allah'tan başkasının adı anılmışsa, ancak o zaman o hayvanın eti haram olur.)

2- Kesim esnasında Allah'tan başkasının adını anmak.

Yüce Allah'tan başkasının adı anılarak ("falan kişi için" veya "falan kimse adıyla" demek gibi) kesilen hiçbir hayvanın eti yenmez. Zira cahiliye döneminde müşrikler hayvan keserken putların adını anarlardı.

3- Hayvanı, keskin bir aletle kesmek. Kesici olmayan taş, ağaç gibi bir şeyle hayvanın öldürülmesi halinde o et yenmez.

Önemli uyarı: Hanefî mezhebine göre kurban üzerine Besmele çekilmesini şarttır.

Bir kimse kurbanını kendisi kesemiyorsa bir başkasına vekalet verip kestirebilir. Artık besmele görevi, vekile düşer.

Bir kimse tek başına hayvanı kesemeyip kesme anında birisinden yardım istese, diğer birisi de ilk kesenin elinin üzerinden veya bıçağın sapının bir kısmından tutup bıçak çalmak için yardım etse, onun da besmele çekmesi gerekir.

4- Yününden faydalanmak maksadıyla kurbanı kesmeden önce kırkmak mekruhtur. Eğer kırkılmış ise, bu yün sadaka olarak bir fakire verilir.

5- Kurbanı keserken hayvana eziyet edilmemeli, kesim yerine incitmeden götürülmelidir.

6- Kurban kesme duası:

"Veccehtu vechiye lillezî fetara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. İnne salâtî ve nüsûkî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi'l-âlemîn la şerikeleh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu'l-müslimîn. Allahümme tekabbel minnî kemâ tekabbelte min İbrâhîme halîlike ve Muhammedin habîbike."

(Manası: Yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Allah'a O'nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım, diğer ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim. Allahım! Halil'in Hz. İbrahim'den, Habibin Hz. Muhammed'in kurbanlarını kabul buyurduğun gibi, benim de kurbanımı kabul buyur.)

Eğer kurban kesen kimse, içinde ayet-i kerime de bulunan bu duayı okuyamıyorsa, sadece aşağıda zikredeceğimiz şekilde Besmele çekerek tekbir getirir ve kurbanı keser: (Yani yukarıdaki duayı okumak şart değildir.

Bismillâhi Allahu ekber. Allahu ekber, Allahu ekber, La ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillâhi'l-hamd.

(Manası: Allah'ın adıyla. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktu, Allah en büyüktür. Allah en büyüktür ve hamd O'na mahsustur.)

Bunu söyledikten sonra başka hiçbir şey konuşmadan hayvanı kesmelidir.

Bu hususlara dikkat eden erkek-kadın, büyük-küçük herkes kurban kesebilir.

Kurbanı bizzat sahibinin kesmesi daha faziletlidir. Ancak kurban sahibinin kendisi kesemiyorsa, ehil birisini kendisine vekil tayin eder ve kurbanı ona kestirir.

7- Sığır, koyun ve keçi, kıbleye doğru sol yanı üzerine yatırılarak kesilir. Kesim esnasında çırpınıp kalkmaması ve hem kesene, hem de kendisine eziyet vermemesi için sol ön ayağı dışındaki ayakları bileklerinden güzelce bağlanır. Bağlama işlemi yapılırken ipi fazlaca sıkıp hayvanın canını yakmamalı, ancak büstübün gevşek de bağlamamalıdır.

Hayvan kesilirken, boğazın iki tarafında bulunan şah damarıyla gırtlağı, yemek ve nefes borusu mümkünse bıçak kaldırılmadan sürülerek kesilip kanı akıtılır.

Deve ise ayakta, sol ön ayağı bağlanarak göğsünün altından boğazlanır.

Kesim işi bittikten sonra hayvanın tamamen ölmesi beklenir ve ardından yüzme ve parçalama işlemleri yapılır.

Kurbanın birinci günü, imsaktan sonra bir şey yemeyip keseceği kurbanın etiyle ve özellikle ciğeri ile ilk yemeğini yemek sevaptır.

Kurban kesildikten sonra, kurban sahibinin iki rekât şükür namazı kılınması ve kurban ibadetinin kabulü için dua etmesi de sevaptır.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBAN ETİNİN DAĞITIMI

Kurban, yukarıda da belirttiğimiz gibi Yüce Allah'a yakın olmanın bir vesilesidir. Bu sebeple kurban kesen kişi, etin tamamını kendisine ve ailesine ayırarak bencillik etmemeli, bu ibadetin sosyal amaçlarını da düşünmelidir.

Kurban ibadetinin sosyal yönünü şöyle izah edebiliriz:

Kurban kesen kişi, onun etinin bir miktarın fakirlere dağıtmak suretiyle toplumda dayanışma duygusunun gelişmesine katkıda bulunur ve fakirlerin gönlünü almış olur.

Özellikle memleketimizde bugün yaşanmakta olan sosyal ve ekonomik dengesizliğin toplumsal barışımızı ciddi boyutlarda tehdit eder noktalara gelmiş olmasını göz önünde tutarak hareket etmeliyiz.

Hemen yanı başımızda, evine ancak yılda birkaç kere et götürebilen insanlar bulunduğunu ve bu durumun bize insanî ve İslâmî sorumluluklar yüklediğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bu sebeple Sünnet'e de uygun olarak kurban etini şöylece üçe taksim etmelidir:

- Üçte birlik kısmını fakirlere dağıtmak.

- Üçte birlik kısmını dost ve yakınlarla yemek.

- Üçte birlik kısmı da çoluk-çocuğumuza ayırmak.

Bu taksimat yapılırken, fakirlere dağıtılan kısmın genellikle kemikli kısımlardan ve yağlardan seçildiği görülmektedir. Bu doğru bir davranış değildir. Kurban etini, kemiğiyle, etiyle ve yağıyla üç eşit değerde bölmeli ve öyle dağıtmalıdır.

Bir kimsenin, kurban etinin dilediği miktarını fakir, zengin, Müslüman veya gayri müslim vatandaşlara vermesinde bir sakınca yoktur. Hatta kurban etinin tamamını tasadduk etmek de caizdir. Tamamını kendi çoluk-çocuğuna ayırmak caiz ise de, yukarıda belirttiğimiz şekilde taksim edilmesi daha uygun ve güzeldir. Ancak kurban kesen kimsenin çoluk-çocuğu çoksa ve geliri de fazla değilse, kurban etinin çoğunu veya tamamını onlara ayırabilir.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBAN HAYVANININ ETİ DIŞINDAKİ KISIMLARI

Kurban sahibinin, kurbanın eti dışında kalan deri, işkembe, paça, kelle, bağırsak, yün ve kıl gibi kısımlarını satıp kendisi veya çoluk-çocuğu için harcaması caiz değildir. Kurban sahibi, bu kısımlardan ya kendisi bizzat kullanarak istifade eder, ya da fakirlere tasadduk ederek sevap alır.

Kurban vazifesi, hayvanın boğazlanıp kanının akıtılmasıyla yerine gelmiş olur. Bundan sonra, etinin ve derisinin dağıtımı, sadakay-ı cariye kısmına girer. Kurban sahibi bunları, fakirler başta olmak üzere diğer hayır yollarına ve kurumlarına bağış yapabilir.

Adak kurbanın tamamı fakirlere verilmelidir.

Adağın dışındaki kurbanlardan sahibi yiyebilir; zengin kimselere ikram edebilir.

Mesela, zengin bir kimse, kurban günlerinde kestiği normal vacip kurbanın derisini post yapabilir, onu işleyip sofra gibi bir ev aletine çevirip kullanabilir.

Akika,, şükür gibi kurbanlar da bu şekildedir.

Bu tür kurbanların derilerini ve etlerini cami, okul, eğitim, vakıf hizmetleri gibi hayır yollarına bağış yapmak ve oralarda kullanmak caizdir.

Kurban etinden kasap ücreti verilmez Ancak ücretten ayrı olarak kasaba kurban eti bağış yapılabilir.

Kurban sahibinin, kurbanın etini satıp parasını kendisine ve çoluk-çocuğa kullanması caiz edğildir. Kurban etmek için alınan hayvandan sağılan süt, kırkılan yün fakirlere verilmelidir.

Kurbanın aslı, kendi nefsini Yüce Allah'a feda etmektir. Bu da, büyük bir aşk ve iman istemektedir. Bunun yolu, O bizden neyi istiyorsa, gönül hoşluğu ile yerine getirmektir.

Canımızı ve malımızı seviyorsak; onları kurtarma derdine düşmeliyiz. Bu ölümlü dünyada, canı ve malı Yüce Allah'a vermekten daha garantili hangi yol vardır?

Yüce Allah, ilahi aşkı tercih eden dostlarını şöyle tanıtıyor:

"İnsanlar içinde öyle kimseler vardır ki; Allah'ın rızası için kendini ve malını feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir." 7

Yüce Allah'tan, bütün Müslüman kardeşlerimizin kurbanını ve diğer ibadetlerini kabul buyurmasını diler, bayramınızı tebrik ederiz.

Kaynak: Bu bölüm Semerkand Yayınları - Allah Yakınlığına Vesile KURBAN - isimli kitabından alınmıştır.

KURBAN EDİLEN HAYVANLAR

Soru: Hangi hayvanlar kurban edilebilir?

Cevap: Hayvanlardan yalnız koyun, keçi, deve ve sığır kurban edilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Horoz, tavuk, hindi ve kaz gibi evcil hayvanlar ile etleri yenen yabanî hayvanlar kurban niyetiyle kesilemez. 1

KURBANDA YAŞ DURUMU

Soru: Kurban edilecek hayvanların kaç yaşında olması gerekir?

Cevap: Koyun ile keçinin birer, 2 devenin beş, sığırın da iki yaşını bitirmiş olmaları gerekir. Ancak koyun altı ayı tamamladığında bir yaşını doldurmuş gibi, gösterişli durumda ise, o da kurban edilebilir. 3 Koyunun dışında diğerleri ne kadar gösterişli olursa olsunlar belirtilen yaşlarını tamamlamadıkça kurban edilmeleri caiz olmaz. 4

KURBANDA ORTAKLIK

Soru: Bir hayvan kaç kişi namına kurban edilebilir?

Cevap: Bir koyun veya keçi yalnız bir kişi namına kurban edilebilir Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir 5 Yedi kişiyi geçmemek şartıyla ortakların tek veya çift olmalarında bir sakınca yoktur.6

Soru: Zengin bir kimsenin tek başına kurban kesmek niyetiyle satın aldığı bir sığıra başkasını ortak etmesi caiz olur mu?

Cevap: Evet, zengin bir kimsenin tek başına kurban kesmek niyetiyle satın aldığı bir sığıra daha sonra başkalarını bedelini alarak ortak etmesi caizdir. Fakat bunda kerahet vardır. Çünkü o kimse verdiği sözden caymış sayılır. Bu durumda uygun olan alınan paranın tasadduk edilmesidir. 7

Soru: Fakir bir kimsenin tek başına kurban kesmek niyetiyle satın aldığı bir sığıra başkalarını ortak etmesi caiz olur mu?

Cevap: Hayır, fakir kimsenin bu durumda başkasını ortak etmesi caiz değildir. Çünkü fakir onu satn almakla kendine vacip kılmıştır. 8

Soru: Bir kimsenin başkalarını da ortak etmek kasdıyla bir sığır satın almasında ve daha sonra onları ortak etmesinde bir kerahet var mıdır?

Cevap: Hayır, bu durumda başkalarını ortak etmesinde kerahet yoktur. 9

ORTAKLARDA ARANAN ŞARTLAR

Soru: Kurbanda ortak olanlarda aranan şartlar nelerdir?

Cevap: Bir sığır veya deveyi kurban kesmek üzere ortak olanlarda aranan şartlar şunlardır:

1- Bütün ortakların Müslüman olmaları,

2- Hepsinin kurban niyetiyle ortak olmaları, 10

3- Her birinin müşterek kurbanda en az yedide bir hisseye sahip olmaları.

Ortaklardan biri Müslüman değilse veya kurban niyetiyle değil de et için takılırsa veyahut birinin hissesi yedide birden az olursa o kurbanın tamamı geçersiz sayılır. Fakat kurban türlerinin aynı olması şart değildir. Yani bir kısmının vacip kurbanına, bir kısmının da sünnet, nafile, veya akika gibi değişik kurban türlerine niyet etmesi caizdir. Ancak bütün ortakların aynı tür kurban için ortak olmaları müstehaptır. 11

Soru: Sekiz kişinin iki sığıra ortak olması caiz midir?

Cevap: Hayır, caiz değildir. Çünkü bu durumda her ortağın her bir sığırda hissesi yedide birden azdır. Fakat yedi veya daha az kişinin bir sığıra ortak olması caiz olduğu gibi, birden fazla sığıra ortak olması da caizdir. Zira bu durumda her bir ortağın her bir sığırda en az yedide bir hissesi vardır.12

Soru: İki kişinin iki koyuna ortak olması caiz midir?

Cevap: Evet, iki kişinin iki koyuna ortak olması isihsanen 13 caizdir. 14

Soru: Adak kurbanı niyetiyle bir sığır veya bir deveye ortak olmak caiz midir?

Cevap: Evet, adak kurbanı niyetiyle bir sığır veya bir deveye ortak olmak caizdir. 15 . Çünkü fıkıh kitaplarında geçen "Kurbet cihetinin (Kurban nevilerinin) değişik olmasında sakınca yoktur." ibarelerinin hiç birisinde adak kurbanı istisna edilmemiştir.16

Soru: Velime (evlilik ziyafeti) niyetiyle bir sığır veya bir deveye ortak olmak caiz midir?

Cevap: Evet, şükür veya sünnet kasdıyla velime için bir sığır veya deveye ortak olmak caizdir.17

Soru: Kaza kurbanı 18 niyetiyle bir sığır veya deveye ortak olan bir kimse bu vecibeyi yerine getirmiş sayılır mı?

Cevap: Hayır, sayılmaz. Çünkü ortaklardan birisi buna niyet ederse, niyeti, geçersiz olup, kazaya niyet ettiği şey nafileye dönüşür. Diğer ortakların kurbanları sahih ise de hisseleri müşterek hisse olduğundan hepsinin tasadduk edilmesi gerekir.19

EFDAL OLAN KURBAN

Soru: Hangi hayvanı kurban etmek daha efdaldir?

Cevap: Deve sığırdan, sığır koyundan, koyun da keçiden efdaldir.20

Soru: Kurbanın erkeği mi dişisi mi efdaldir?

Cevap: Koyun ile keçinin erkeği, deve ile sığırın dişisi efdaldir.21

Soru: Koyun veya keçi kurban etmek mi, yoksa deve veya sığırın yedide bir hissesine ortak olmak mı daha efdaldir?

Cevap: Koyun veya keçi kurban etmek, et ve kıymette eşit oldukları taktirde, deve veya sığırın yedide bir hissesine ortak olmaktan efdaldir.22

KURBANIN RÜKÜNLERİ

Soru: Kurbanın rükünleri nelerdir?

Cevap: Kurbanın yalnız bir rüknü vardır, oda kurban edilmesi caiz olan hayvanlardan birini kesmektir. Hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini fakire vermekle kurban yükümlülüğü yerine getirilmiş olmaz.23

KURBANIN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI

Soru: Kurbanın sahih olmasının şartları nelerdir?

Cevap: Kurbanın sahih olmasının şartları şunlardır:

1- Kurban edilecek hayvanın kusursuz olması,

2- Vaktinde kesilmiş olması 24

KURBANA ENGEL OLAN KUSURLAR

Soru: Bir hayvanın kurban edilmesine engel olan kusurlar nelerdir?

Cevap: Kurbana engel olan kusurların başlıcaları şunlardır:

1- Hasta olduğunun açıkça belli olması,

2- Kemikleri içinde iliği kalmayacak kadar zayıf olması,

3- İki veya bir gözünün kör olması,

4- Aksak ayağını yere basıp kesilecek yere gidemeyecek kadar topal olması,

5- Dişlerinin çoğunun düşmüş olması,

6- Kulağının veya kuyruğunun yarısından fazlasının kopmuş veya kesilmiş olması,

7- Boynuzlarının bir veya ikisinin kökünden kesilmiş olması,

8- Koyunda bir, sığırda iki meme ucunun kopmuş olması,

9- Kuyruğunun veya kulaklarının doğuştan olmaması,

10- Burnunun kesilmiş olması,

11- Yalnız pislik yemiş olması, 25

12- Dilinin çoğunun kesilmiş olması.

Ancak kurbanlık hayvanın şaşı, uyuzlu ve deli olmasında, kulaklarının delinmiş veya yarılmış ya da ucundan kesilip sarkık bir halde bulunmasında, cinsel organlarının bulunmamasından veya burulmuş bir halde bulunmasında bir sakınca yoktur. 26

Soru: Kurban etmeye mani olan kusurlar ne ile belirlenmiştir?

Cevap: Bu kusurlardan dört tanesi (apaçık hastalık, zayıflık, körlük ve topallık) hadisle belirlenmiştir. Diğerleri de bunlara kıyas edilmek suretiyle müçtehitlerce eklenmiştir ki, bunlar da onların ayarında veya daha kötü kusurlardır.

Soru: Zengin kimsenin satın aldığı kurbanlıkta belirtilen kusurlardan biri sonradan meydana gelse yerine başkasını alıp kesmesi gerekir mi?

Cevap: Evet, bu durumda zenginin onun yerine başkasını alıp kesmesi gerekir.

Soru: Fakir kimsenin satın aldığı kurbanlıkta kusurlardan bir sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir mi?

Cevap: Hayır, fakir kimsenin bunun yerine başka bir hayvan alması gerekmediği gibi böyle kusurlu bir hayvanı alıp kesmesi de yeterlidir. 27 Çünkü kurban onun hakkında bir nafiledir. Nafilelerde ise genişlik ve kolaylık vardır. 28

Soru: Kurbanlık hayvan, kesim esnasında kusurlanırsa yerine başkasını almak gerekir mi?

Cevap: Hayır, bu durumda zengin olsun fakir olsun yerine başkasını almak gerekmez. 29

Soru: Kurbanlık hayvanda bulunması mekruh olan kusurlar nelerdir?

Cevap: Kurbanlık hayvanda bulunması mekruh olan başlıca kusurlar şunlardır:

1- Yaşlılık sebebiyle sütten veya dölden kesilmiş olması,

2- Kulağın yarılmış veya delinmiş olması,

3- Yeni doğurmuş olması,

4- Gebe olması (doğumu yakın olan), 30

Soru: Zengin kimsenin satın aldığı kurbanlık hayvan ölüm veya kaybolsa yerine başkasını alması gerekir mi?

Cevap: Evet, zengin kimsenin satın aldığı kurbanlık hayvan ölse veya kaybolsa, yerine başkasını alması gerekir. 31

Soru: Fakir kimsenin satın aldığı kurbanlık hayvan ölse veya kaybolsa, yerine başkasını alması gerekir mi?

Cevap: Hayır, fakir kimsenin satın aldığı kurbanlık hayvan ölse veya kaybolsa yerine başkasını alması gerekmez.31

Soru: Zengin kimsenin satın aldığı kurbanlık hayvan çalınsa veya kaybolsa, yerine başkasını kestikten sonra bulunsa onu da kesmesi gerekir mi?

Cevap: Hayır, zengin kimsenin onu da kesmesi gerekmez. Çünkü kurban kesme yükümlülüğünü yerine getirmiştir. 33

Soru: Fakir kimsenin satın aldığı kurban çalınsa veya kaybolsa, yerine başkasını kestikten sonra bulunsa onu da kesmesi gerekir mi?

Cevap: Evet, fakirin kimsenin bu durumda onu da kesmesi gerekir. Çünkü fakirin kurban niyetiyle satın aldığı hayvan kurban olmak üzere belirlenmiştir. Kendisine vacip olmadığı halde bunun kurban olmasını kendine gerekli kılmıştır. 34

Soru: Zengin bir kimsenin kurban için aldığı hayvanı satması caiz midir?

Cevap: İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre, zengin bir kimsenin kurban için aldığı hayvanı satması kerahetle caizdir. Bu durumda yerine benzerini veya daha iyisini alıp kurban eder. İmam Yusuf'a göre, kurban niyetiyle alınan hayvanı satmak caiz değildir. 35

Soru: Fakir bir kimsenin kurban niyetiyle aldığı hayvanı satması caiz midir?

Cevap: Hayır, fakir bir kimsenin kurban niyetiyle satın aldığı hayvanı satması caiz değildir. Çünkü fakirin bu amaçla aldığı hayvan kurban olarak belirlenmiştir.36

Soru: Kurban niyetiyle satın alınan bir hayvanın değiştirilmesi caiz olur mu?

Cevap: Zenginin kurban niyetiyle satın aldığı hayvanı benzeri ve daha iyisi ile değiştirmesi caiz, fakat fakirin kurban niyetiyle satın aldığı hayvanı değiştirmesi caiz değildir.

Soru: Kurbanlık hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusunu kesmek gerekir mi?

Cevap: Evet, bu durumda yavrusunu da kesmek gerekir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa parasını sadaka olarak vermek gerekir.

Soru: Kurban ne zaman kesilir?

Cevap: Kurban kesme zamanı, kurban bayramının birinci günü tan yerinin ağarmasıyla başlar, üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. 37 Ancak bayramın birinci günü kesilmesi efdaldir.

Şehirde ve bayram namazının kılındığı yerlerde kurbanın bayram namazından sonra kesilmesi şarttır. 37 Ancak bayram namazının kılınmadığı yerlerde bayram günü tan yerinin ağarmasından itibaren kesilebilir. 39

Soru: Birinci gün zeval (öğle) vakti girmeden önce bayram namazı kılınmadıysa kurban kesmek caiz olur mu?

Cevap: Bayramın birinci günü zeval vakti girmeden önce bayram namazı kılınmadıysa zevalden önce kurban kesmek caiz olmaz. Ancak, bayramın birici günü zeval vaktine kadar bayram namazı kılınmamışsa, zeval vaktinden sonra kurban kesmek caiz olur. Eğer bayram namazının kılınması ikinci veya üçüncü güne kalmışsa, bu günlerde kurban, zeval vaktinden önce de sonra da kesilebilir; bayram namazının kılınmasını beklemek gerekmez. Çünkü bayram namazıyla kurban kesmek arasında tertip, edada şart olup, kazada şart değildir. Bilindiği gibi bayram namazının vakti, güneşin bir veya iki mızrak boyu 40 yükselmesinden zeval vaktine kadar geçen süredir. 41

Soru: Kurban kesildikten sonra o günün bayram değil arefe günü olduğu anlaşılırsa kesilen kurban geçerli olur mu?

Cevap: Eğer Zilhicce'nin onuncu gününün olduğuna şahitlik edilir de bayram namazı kılındıktan ve kurban kesildikten sonar o günün bayram değil arefe günü olduğu anlaşılırsa kesilen kurban geçerli olur. Çünkü bu tür hatalardan korunmak her zaman mümkün olmayabilir. 42

Soru: Kurbanın vacip olması için zamanın neresine itibar edilir?

Cevap: Kurbanın vacip olması için zamanın sonuna itibar edilir. Yani, kurban bayramının üçüncü günü güneş batmadan önce zengin olan kimsenin kurban kesmesi gerekir. Aksine o günün güneşin batışından önce fakir düşen veya ölen kimseden kurban yükümlülüğü kalkar. 43

Soru: Zengin olan bir kimse kurban kesmeyip de bayram günleri geçtikten sonra düşse üzerinden kurban yükümlülüğü kalkar mı?

Cevap: Hayrı, bu durumda kişinin üzerinden kurban yükümlülüğü kalkmaz. 44

Soru: Mukimlik ve misafirlik için de zamanın soruna mı itibar edilir?

Cevap: Evet, mukimlik ve misafirlik için de zamanın sonuna itibar edilir. Yani kurban bayramının üçüncü günü güneş batmadan önce mukim olan kimsenin kurban kesmesi gerekir. Aksine o günün güneş batışından önce misafir olan kimseden kurban yükümlülüğü kalkar. 45

Soru: Fakir bir kimse kurban kestikten sonra, kurban kesme günlerinde zengin olursa tekrar kesmesi gerekir mi?

Cevap: Bu hususta iki görüş vardır. Tercih edilen görüşe göre tekrar kesmesi gerekmez. 46

VAKTİNDE KESİLMEYEN KURBAN

Soru: Zengin bir kimse herhangi bir sebepten dolayı bayram günlerinde kurban kesmemişse ne yapması gerekir?

Cevap: Bu durumda bir kurbanlık koyunun değerini fakirlere tasadduk etmesi gerekir. Ertesi seneye bırakılmaz. 47

Soru: Bir kimse kurban bayramında kesmek niyetiyle aldığı hayvanı kesmeyip kurban günleri geçerse ne yapar?

Cevap: Kişi zengin ise dilerse aynını, yani o hayvanı, dilerse kıymetini, fakir ise aynını tasadduk eder. 48

Soru: Bir kimse aldığı bir hayvanı bayram günlerinde kurban olarak kesmeyi adasa, fakat bayram günlerinde kesmezse ne yapması gerekir?

Cevap: Bu durumda sahibi zengin olsun, fakir olsun, o hayvanı fakirlere tasadduk etmesi gerekir. 49

KURBANIN KESİLMESİ

Soru: Kurban nasıl kesilir?

Cevap: Kurban kıbleye karşı yatırılır, dua niyetiyle:

(İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l-âlemîne lâ şerîke lehû=Benim namazım, ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm, âlemlerin rabbi Allah için dir ki, O'nun ortağı yoktur) âyet-i kerimesi okunduktan sonra

(Bismillahi Allahü Ekber) denilerek kesilir. Kurbanı, elinden geliyorsa sahibi kesmelidir, değilse uygun gördüğü bir Müslüman'a vekalet verip kestirebilir.

DEVAMI İÇİN RESMİ TIKLAYINIZ. [ŞŞAĞIDAKİ]

=> DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ <=
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol