peygamberimizin Sav Sakalari
PEYGAMBERİMİZİN ŞAKALARI

Herkese samimi ve içten davranırdı Zaman olur, şakalaşır, tatlı ve güzel bir hava oluştururdu Çünkü başka türlü olsaydı, insanlar Peygamberimiz (sav)’e yanaşamazlar, ona soru bile soramazlardı
Zaten insan her zaman ciddi ve ağır meseleleri konuşamaz, bazen ortamın yumuşatılması, insanların rahatlatılması gerekir


Herkes gibi Peygamberimiz (sav) de şaka yapar, lâtifeli konuşur, ama hiçbir zaman yalan söylemezdi Çünkü şaka yollu da olsa, yalan yalandır
Bunun yanında, Peygamberimiz (sav) insanlarla alay etmez, hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmaz, "işletme" gibi olumsuz tavırları hoş karşılamazdı
Peygamberimiz (sav)’in yaptığı şakalar yerli yerinde ve mesaj doluydu Lüzumsuz ve yersiz değildi Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi

Peygamberimiz (sav)’in bir başka latifesini de Enes bin Mâlik'ten dinleyelim:
"Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı Zahir Peygamberimiz (sav)’e her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber (sav) Efendimiz ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu:
"Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz"
"Peygamberimiz (sav) Zahir'i çok severdi Halbuki Zahir hiç de güzel değildi Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı
"Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber (sav) Efendimiz gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı
"Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu Tutan kimse bıraksın' diye çabalamaya başladı Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz (sav) olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimiz (sav)’in göğsüne iyice dayamaya başladı
"Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber (sav) Efendimiz yüksek sesle:
"Bu köleyi satıyorum, var mı alan?' diye seslenmeye başladı
"Zahir boynu bükük, mahzun bir halde:
"Yâ Resulallah, benim gibi değersiz bir köleye vallahi kuruş veren olmaz' deyince Peygamber (sav) Efendimiz: "Hayır, yâ Zahir, sen Allah katında hiç de değersiz değilsin' buyurdu"
Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimiz (sav)’e gelerek:
"Yâ Resulallah! Cennete girmem için bana dua eder misiniz?" dedi
Peygamber (sav) Efendimiz:
"Yaşlı kadınlar Cennete giremez" diye ona takıldı
Bunun üzerine kadın ağlayarak oradan ayrıldı
Peygamber (sav) Efendimiz, Sahabîlere:
"Gidin ona söyleyin, 'Sen Cennete yaşlı olarak giremezsin' Cenab-ı Hak, 'Biz onları yepyeni bir yaratılışla yarattık da, eşlerine sevgi ile düşkün hep aynı yaşta genç kızlar yaptık' buyurmuyor mu?" (Vakıa Sûresi, 36)

Peygamberimiz (sav) kimsesiz, fakir, yoksul, herkesin yüz vermediği, ilgilenmediği insanlarla küçük şakalar yapar, kalplerini kazanırdı
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Bir gün adamın biri Peygamber (sav) Efendimizin huzuruna geldi ve kendisinden bir binek hayvanı istedi
"Peygamberimiz (sav) ona, 'Peki, sana bir dişi deve yavrusu vereyim mi?' diye takıldı
"Adamcağız, 'Yâ Resulallah, ben sizden bir binek istiyorum, dişi deve yavrusunu ne yapayım?"
"Peygamber (sav) Efendimiz gülerek:
"Bütün develer dişi deve yavrusu değil midir?' buyurdu"
Peygamberimiz (sav)’in dadısı ve Zeyd bin Hârise'nin hanımı Ümmü Eymen, bir gün Peygamber (sav) Efendimize gelir ve onu evine davet eder:
"Yâ Resulallah, beyim sizi davet ediyor"
"O da kim, hani şu gözlerinde beyazlık olan adam mı?"
"Beyimin gözlerinde beyazlık yok yâ Resulallah!"
"Evet, gözlerinde beyazlık var"
"Vallahi yok yâ Resulallah"
"Hiçbir insan yoktur ki, gözlerinde beyazlık bulunmasın"

DEVEYİ KESTİRDİLER
Sahabîlerin içinde Nuayman adında çok şakacı birisi vardı Yaptığı şakalar bazen aşırıya kaçardı Fakat yine de Peygamberimiz (sav) onu anlayışla karşılardı
Bir gün çölde yaşayan bedevi Araplardan birisi Peygamberimiz (sav)’i ziyarete gelmişti Devesini Mescidin avlusuna bağlayıp içeri girmişti
Sahabîlerden birisi deveyi görünce Nuayman'a:
"Şu deveyi kessen de etini yesek, eti çok özledik Nasıl olsa Peygamberimiz (sav) devenin parasını ödeyecektir"
Nuayman da itiraz etmedi ve deveyi yere yatırdı, kesti ve başladı yüzmeye
Devenin sahibi Peygamberimiz (sav)’in huzurundan çıkınca bir de ne görsün, devesinin derisi yüzülüyor
"Eyvah! Devemi kesmişler" diye feryada başladı
Peygamber (sav) Efendimiz dışarı çıktı:
"Bunu kim yaptı?" diye sordu
"Nuayman yaptı" dediler
Nuayman kaçmıştı Peygamber (sav) Efendimiz Nuayman'ın peşine düştü, aramaya koyuldu
Sonunda Duabaa adında bir kadının evinin bahçesinde buldu Nuayman evin avlusundaki çukura girmiş, üzerini de hurma ağacı yaprağı ile örtmüştü
Peygamberimiz (sav) eve girince birisi bir taraftan yüksek sesle:
"Biz onu görmedik" diyor, bir taraftan da parmağıyla Nuayman'ın saklandığı çukura işaret ediyordu
Peygamberimiz (sav) gitti, onu çukurdan çıkardı Nuayman'ın yüzü gözü toz toprak içinde kalmıştı Peygamberimiz (sav) sordu:
"Niçin böyle yaptın?"
Nuayman:
"Yâ Resulallah, size burada olduğumu söyleyenler yaptırdılar bana"
Peygamber (sav) Efendimiz bir yandan Nuayman'ın yüzünü gözünü siliyor, diğer yandan da gülüyordu Peygamberimiz (sav) daha sonra deve sahibine devesinin parasını ödedi ve işi tatlıya bağladı
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol