Diyafram Kasi Ve Ozeliikleri

Diyafram (kas)

Diyafram, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran kasa verilen isimdir.

Kas-kiriş karışımı bir organ olan diyafram, göğüs kafesine bağlıdır. Solunumda görev alır ve çalışması beynin iki diyafram siniri aracılığıyla yönlendirilir. Diyafram, üç delikle yemek borusuna, aorta ve alt ana toplardamara açılır. Diyafram, nefes aldığımızda kasılır ve düzleşir. Nefes verdiğimizde ise gevşer ve kubbeleşir.

Göğüs ve karın boşluğunu birbirinden ayıran diyaframın diğer bir adı da karın kasıdır.

Soluk verirken; diyafram kası yukarı doğru kubbeleşir, göğüs kafesinin hacmi azalır, iç basınç artar ve karbondioksit dışarı verilir.

Soluk alırken; diyafram kası düzleşir, göğüs boşluğunun hacmi artar, iç basınç düşer ve akciğere hava dolar.

Her nefes alıp verdiğimizde diyafram ile birlikte göğüs boşluğu da hareket eder.

Ayrıca diyafram kası çizgili bir kas çeşididir.

                    




Diyafram kası kasıldığında göğüs genişler göğüs boşluğu bir vakum gibi işlev görerek akciğerlere hava dolmasını sağlar. İkinci derecedeki yardımcı kaslar olan omurgalar arasındaki kaslarda genişleyerek ve kasılarak bu nefes alıp verişe yardımcı olurlar. Ayrıca boyun kaslarının da bu fonksiyonda az derece payları vardır. Sadece göğsün üst kısmından akciğerleri çok zorlayarak nefes alıp vermek enerjiyi verimli kullanmada çok sıkıntılı durumlar yaratır. Akciğerlerin kapasitesi tam olarak kullanılamaz. Bu şekilde bir nefes almada 500 -700 cc hava akciğerlere dolar. Diyafram kası,omurga kasları ve boyun kasları tam fonksiyonel kullanıldığında akciğerlere 2500cc - 3000cc hava doldurulur. Bu da akciğerlerin alabildiği en yüksek hava miktarıdır.

Toksitlerin atılmasında diyafram solunumunun önemi

Hücrelerimiz sürekli enerji kullanmak sonucunda atık maddeler üretirler. Bu atıkların bir bölümü elektrik üretimi sırasında açığa çıkan karbon monoksit gazıdır. Ayrıca vücuttan günde yaklaşık 10 milyar ölü hücre kalıntısı taşınır. Bütün bu yüklerin üstesinden gelinebilmesi için kanın yeterli oksijen taşıması ve zehirli maddeleri, toksik birikimleri dışarı atan lenf sisteminin çok iyi çalışması gerekir.

Kanımızın oksijenle yüklenmesi nefes alma yoluyla gerçekleşir. Ancak nefes alma sadece kanın oksijenle yüklenmesini sağlamaz, lenf sisteminin düzenini de ayarlar.

Kan oksijensiz kaldığında bedenimiz zehirli gaz çöplüğüne dönüşür. Sürekli çalışan hücrelerin ürettiği zehirli gazlar oksijenle yer değiştirilemediğinde temizlenme sağlanmaz. Lenf sistemi yavaşladığı için ise biriken diğer bir kısım atık maddelerin sağlıklı boşaltılması gerçekleşemez. Kan dolaşım sistemine bağlı olan lenf dolaşım ve boşaltım sisteminin bir gün çalışmaması, gün sonunda insanın ölmesi demektir. Bu sistem iyi çalışmadığında vücut kısa sürede hantallaşır, çöplüğe dönüşür, kontrolü güçleşir, içsel bir gerginlik ve zaman içinde bunalım oluşur.

Biz doğal olarak burnumuzdan nefes alırız. Ancak sinüzit, burun içinde et büyümesi, deviasyon yani burun kemiklerini daraltacak şekilde kemik eğrilmesi gibi rahatsızlıklar burun deliklerini daraltmakta ve nefes alıp vermemiz güçleşmektedir. Bu tür rahatsızlıkları olanlar uzun vadede kapasitelerini tükettiklerini, hatta neredeyse bunadıklarını bile düşünebilirler. Araştırmalar burun tıkanıklığı olan kişilerin kalp krizi riskinin oldukça yüksek olduğunu göstermiştir. Zira böyle bir durumda kan yeterli oksijenle beslenememekte, hatta özellikle uykuda bazen nefes kısa süreli durmaktadır. Kişi sağlıksız şekilde ağzıyla solumak zorunda kalmakta, bunun yansıması horlama olarak kendini göstermektedir. Bütün bu süreçlerin her biri kalp için ciddi birer yorucu basınç oluştururlar.

Dolu dolu nefes almak oksijenle ilişki boyutunun ötesinde lenf sisteminin aktivite olmasında da çok önemlidir. Lenf uzmanı Dr. Jack Shields’in yaptığı araştırmalarda, diyaframdan alınan derin nefesin lenf sisteminin toksinleri yok etme sürecini yani vücuttaki çöpleri temizleme sürecini en az on kat arttırdığı tespit edilmiştir. Çünkü lenf sistemi negatif basınçla pasif taşınmaktadır. Bu sistem akciğerin ve diyaframın basıncıyla hızlanmaktadır. Dr. Harry Golblatt ve Dr. Otto Warburg’un araştırmaları da oksijensiz kalan hücrelerin habisleştiğini veya kanserleşmeye dönüştüğünü net olarak gözlenebilmesini sağlamıştır.

Akciğerimizi göğsün üst kısmından doldurduğumuzda sadece sınırlı olan üst lobları kulanmış oluruz ve yeterli miktarda kan yeterince temizlenememiş olur. Bu sorunun çözümlenmesi diyafram solunumu yaparak tam kapasite ile nefes alabilmemizin sağlanabilmesi ile mümkün olabilmektedir.


DİYAFRAM KASI
"Diyafram Adalenizi kullanamiyorsaniz, henuz yasamiyorsunuz?"

Nefes Atolyelerinin ilk konusu olan diyafram adalesi hakkinda konusmaya basladigimda atolyeye katilan gelen butun katilimcilarla birlikte bilim adami, doktor ve saglik gorevlileri dostlarim bile aslinda cok iyi bildikleri diyafram adalesi konusunu bu gune kadar nasil atlamis ve yeterli onemi verememis olduklarinin farkina variyor ve daha once buyuk oranda kullanimi kaybettikleri diyafram adalelerini orijinal durumuna geri getirmek icin hizla calismalara basliyorlar.

Yasamin ilk anindan son anina kadar etkin ve gorevde olan diyafram adalesi genel anlamda sadece solunumu idare eden ve nefes almamizi saglayan bir adale olarak bilinir. Oysaki diyafram adalesinin katkisi olmayan ve kendisinden ayri calisan ne bir organ, ne bir hormon , ne de vucut sistemi vardir. Yani vucudun butun sistemleri diyafram adalaesini bir sekilde kullanmaktadir.

Eger diyafram yeterince aktif degilse ve yeterince kullailamiyorsa bakin neleri kaybediyoruz.

Diyafram adalesi oncelikle solunumu saglar. %70 oramninda cigerlere giden havanin alinmasindan ve disari cikarilmasindan diyafram adalesi sorumludur. Calismayan veya eksIk calisan bir diyafram yetersiz solunum demektir. Beden, duygu ve akil sagligi acisindan kisi yeterli oksijen alamiyor, beslenemiyor ve yetersiz kaliyor demektir.

Diyafram adalesi bedenin abdominal hareketlerinden sorumludur. Oksurme, hapsirma, tiksirma denilen hareketlerle akcigerlerdeki yabanci maddelerin disari cikarilmasini saglar.
Hickirma ve kusma midenin degil aslinda diyafram adalesinin sorumlulugundadir.

Sidik torbasini baskilayarak tuvaleti rahatca yapabilmek icin ve ozellikle erkeklerin prostat sorunlari acisindan diyafram kullanimi onemlidir.
Bagirsak tembelligi ve asiri asit ve kolit rahatsizliklari olan kisiler sorunu diyaframda arayabilirler. Diyafram adalesi ikinma dedigimiz hareketin sorumlusu olarak artik besinlerin bagirsaklardan disari cikarilmasinda onemli bir islev tasir.

Lenf sistemi tamamen diyaframin hareketine bagli olarak hizlanir. Vucudunuzdaki toksinlerin disari cikarilmasi icin diyafram kullanimi cok onemlidir. Hizli ve ritmik diyafram kullanimi detoks anlaminda hizli bir temizlik olusturur. Hizli diyafram calismalari sonucunda dalak, bademcikler ve lenf bezleri dolarak fazlaca etkilenirler.

Endokrin sistemin onemli hormonlari tymus ve epifiz bezlerinin aktive olmasi, diyafram kullanimi ile yakindan ilgilidir. Bilincaltinin kontrolu, irade olusturmak, icsel disiplin ve bedenin biyoritmi icin diyaframin yogun kullanimi onemlidir.

Reflu agirlikli olarak diyafram kullanamama sorunudur. Diyafram yeterli, duzeyde kullanildiginda mide asitlerinin olusturdugu mide kaynamasinin ve yatik bir caydanlik gorunumundeki midenin asitlerini soluk borusuna dokmesinin onune gecilir.

Horlama ve uyku apnesi diyafram kullanilamamasi olusan solunum yetersizligine bagli olarak gelisir. Burun ve diyafram kullaniminin baslamasi ile yumusak damak bolgesi setlesmeye ve sarkmalar giderilmeye baslandiginda uyku apnesi ve horlama ortadan kalkar.

Uykuda yatak islatma ve altina iseme cocuklarda ve eriskinlerde gorulebilen yumusak damak ve diyafram kullanim eksIkliginin sonucudur. Kisi diyafram kullanimi ogretilerek hem fizik hem psIkolojik yonde yeniden yapilandirildiginda sorun ortadan kalkar.

Sarkicilarin ve konusmacilarin performanslari tamamen diyafram kullanilarindaki basariya endekslidir. Diyafram kullanimi kisinin gogus rezonatorlerini devreye sokarak saglikli ve doyurucu bir ses tonu elde etmesini saglar.

Sporcu sagligi ve spordaki basari acisindan diyafram kullanimi cok onemlidir. Kondisyon kazanimi, yeterli oksijene ulasma, psIkolojik ve fiziki denge olusturmak icin diyafram kullanilmasi kacinilmazdir.

Hucrelerdeki karbondioksit ve laktak asid blokajinin ortadan kalmasi ve tum adalelerin gevsemesi icin diyafram kullanimi gerekir.

Dogu ogretilerinde yer alan kundalin uyarilmasi adi verilen kuyruk sokumunun aktive edilmesi ve omurga uzerinde olusturulmak istenen kozmik dongu icin diyafram kullanimi gerekir. Dikey pozisyondaki omurga uzerinde yatay pozisyondaki diyaframin asagi ve yukaru hareketi manyetik enerjinin omurga uzerindeki hareketini saglar.

Limbik sistem diyaframin hareketleri ile ilgilidir. Hipofiz ve hipotalamus duygularimizin ve bilincaltinin yonetildigi bolge olarak diyaframin hareketleri ile yakin ilgilidir.

Dolasim sistemi diyaframla senkronizdedir. Yeterli duzeyde kullanildiginda Diyaframin asagi ve yukari asansor hareketi kalbin altinda bir miktar rezerv kanin bulunmasina ve kalbin daha kolay calismasina imkan tanimaktadir.

Cinsel sistem tamamen diyaframla iliskilidir. Sempatik ve parasempatik sistemlerin uyarilmasi ve kontrol edilmesi ile cinsel arzunun olusmasi, cinsel istegin devamliligi ve orgazmi yasamak diyafram adalesinin sorumlulugundadir.Ozellikle diyafram adalesini yeterli derece kullanilamamasi orgazmi olumsuz yonde etkiler. Enerjinin bosalmasi icin diyaframin yeterli derecede kasilmasi ve gerekli sinirleri uyarmasi ve enerjinin butun vucuda ulastirilmasi gerekir. Bu bosalma gerceklesemediginde cinsel arzununn yarattigi elektirk omurilik boyunca yukselip beyin sapinda birikerek migren denilen kronik bas agrilarini olustururlar. Orgazm olamamanin sonucu olusan migren agrilari daha sonra psIkolojik olarak cinsel iliskiden tamamen uzaklasmaya sebebiyet verirler.

Otonom sinir sisteminin parasempatik tarafini diyafram adalesi yonetir. Diyafram adalesi parasempatik sinir dugumlerine bastigi icin gevseme, sakinlik ve butunsel alginin ortaya cikmasini saglar. Parasempatik sistemin aktive olmasi daha cok diyafram kontrolune baglidir. Rahat, huzurlu ve derin bir nefes diyafram kullanimi ile gerceklesebilir. Yogun diyafram kullanimi esneme ve bir kac damla gozyasi ile psIkolojik cozulme saglayabilir..
Diyafram kullanimi istenilen yonde bilincli olarak kullanildiginda hipoksIk tesir saglanarak kroner yetersizli ve dolasim bozukluguna alternatif olarak yeni kilcal damarlar olusturmada etkindir. Bu etki kan dolasimini ve enerji surkilasyonunu mukkemmel hale getirir. HipoksIk etki ayni zamnda gozeneklerin sIklasmasini saglayarak cilde pembemsi, parlak, gergin ve purussuz bir gorunum veren botoks etkisi saglamaktadir.

Diyafram kullanimi kisinin bildigi ve bilemedigi fiziki, duygusal ve dusunsel butun blokajlarini acarak yeni bir yasama gecmesini yeni bir baslangic yapmasini saglamaktadir. Diyafram kullanamayan insanlar; dogru konusamama, parasempatik sistemi kullanamama, asid ve baz dengesi olusturamama, beyin, hormon ve vucut sistemlerini yeterli calistiramama ve dokulara yeterli oksijen saglayamama sonuclari yasarlar. Mutsuz, sagliksiz, sIkintili ve kisa suren bir hayat yasamak zorunda kalirlar. Diyafram kullaniminin hayati ve olmazsa olmaz onemini kesfederek farkindalikli, saglikli, mutlu ve uzun bir yasama gecmenizi dilerim. Sevgilerimle..

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol